Hayatımız zorunlu seçmeli bir ders gibi. Biz sadece bize sunulanı seçiyoruz ve bu seçimimizle de istediğimizi seçtiğimizi düşünüyoruz. Evet tercihimizi kendi irademizle yapıyoruz ama aslında çoğu zaman seçilmesi istenileni seçiyoruz. Çünkü görünür (popüler) seçenekleri belirleyenlerle, hangisini seçmemiz gerektiğini biz hiç farkında olmadan ince ince bilinçaltımıza işleyenler aynı. Yani aslında bize seçtirmek istediklerini çeşitli psikolojik yöntemlerle seçtirmeye çalışıyorlar ve genellikle de başarılı oluyorlar. Seçtirmek istemediklerini ise ürkütücü, soğuk ve sevimsiz gösterip alternatifler arasına koymuyorlar bile. Bu hayatımızın hemen hemen her alanı için geçerli. Hatta çocukluğumuzdan beri tüm yaşamımız ve doğal olarak tüm toplum böyle şekilleniyor. Ve bu bütün dünyada böyle. Biz de düşünüyoruz ki bu benim hayatım kimse karışamaz benim hayatıma. Sen öyle zannet. Öyle bir karışıyorlar ki. Komplo teorisi falan değil bu. Sinema, medya ve sosyal medyada insan hayatını şekillendirebilecek kullanabildikleri ne kadar aygıt varsa hepsini kullanıyorlar ve biz hiç farkında olmadan bunlarla seçimlerimizi belirliyoruz. Bu saydıklarımın bütünü tamamen öyle demiyorum ama ana akım öyle. Yani bir akım-moda-popülerlik-sempatiklik bunlarla belirleniyor ve aslında anormal olan şeyler normalleşiyor. Ve sonra herkes bunları yapmaya-söylemeye- uygulamaya başlıyor. Sonra ne var canım herkes öyle diye düşünüp iyice hayatımızın içine giriyor. Biz de bunları hayatın olağan akışı zannediyoruz. İşte o akış aslında bilinçli bir şekilde yönlendirilmiş bir akış. Tabi bu akış her zaman olumsuz ya da zararlı demiyorum. Bu yöntemlerle (film dizi sosyal medya vs…..) insanlar iyiye ve faydalı şeylere de yönlendirilebilir ama günümüzün kapitalist, bencil, materyalist dünyasını düşünürseniz bunun ne kadarı faydalı anlayabilirsiniz. Hiçbirimiz hayır ben öyle değilim diyemeyiz çünkü hepimiz aynı hayatın içindeyiz. Bunların farkına varsak bile İllaki ucundan kıyısından da olsa bir şeyler bulaşmış oluyor. (Bu bahsettiğim zorunlu seçmeli ile alakalı Will Smith’in oynadığı focus filminin 39.50 – 47.00 dakikaları arasını seyredebilrsiniz.)
Unutmamamız gerekir ki tercihlerimiz hayatımızı belirler. Son kararı veren her zaman biziz ve her ne kadar yanlışa yönlendirilirsek de kendi iç sesimiz ve az da olsa duyduğumuz bazı dış sesler bize her zaman doğru seçeneği sunar. Ve yine unutmamalıyız ki seçimlerimizden sorumlu olan bizleriz.