Hayatın sizi en dibe çektiği anda işte o zaman hayatın aslında sonsuz olmadığını fark edeceksiniz . İnsanların ve dünyanın küçüklüğünü görmek için sadece en yükseğe çıkmak değil en dibe batmak da yeterli . Çünkü yeryüzünün ve gökyüzünün birleştiği bir yer vardır . Bir ufuk çizgisi . Zaten gecenin en karanlık olduğu an güneşin doğmasına en yakın an değil midir ? Bir kömürü kül eden de elmas eden de basınç ve sıcaklık değil midir ? Haritaya bakınca bir birinden çok uzak olarak gördüğümüz Amerika ve Asya kıtaları aslında birbirlerinin dibinde değiller midir ? O hal de bu dünya bir yanılmadan ibaret mi ? Yani bir idealar alemi mi mevcut ? Sakin olun henüz felsefenin o kısmına bu denli inmedim. Sadece bu kadar zıtlığın bir arada olması sadece benim değil herkesin dikkatini çekiyordur değil mi ? Tamam herkesin değil ama en azından bir kısmının dikkatini çektiğini düşünüyorum . Aslında bu evrendeki zıtlık insanda da mevcut . Hâlâ masallara inanıyorsanız bilmem ama insanların içinde hem iyiliğin hem de kötülüğün olduğunu fark etmişsinizdir . Aksi zaten mümkün olamaz . İnsanlardan masallardaki gibi ya tamamen kötü ya da tamamen iyi olmalarını bekleyemeyiz . İnsanın içinden kötülük alınsa kimseye kızamaz , hakkını arayamaz karşısındaki insan onu ne kadar kandırırsa jandarmanın ona inanır ve eğer karşıdaki kişi de masallardaki gibi tamamen kötüyse bu olay pek iyi yere gitmez . Yani hayatta sürekli bir denge vardır .
Eğer en derin karanlığın içindeysen en güzel aydınlığa yakın olduğunu bil.