ZİHNİN MAKİNELERLE ETKİLEŞİMİ, BEYNE İMPLANTE EDİLEN ÇİPLER VE DAHA FAZLASI

Kaynak belirtilmedi

   Zihin okuma makineleri uzun zamandır gerçekleştirilmeye çalışan birer teknoloji ürünü. En gelişmiş örneklerinden biri de çeşitli sorgularda kullanılan yalan makinesi (poligraf). Ancak yalan makinesi de aslında solunum, terleme, deri iletkenliği, kan basıncı ve kalp ritmi gibi faktörleri ölçüyor, yani vücudumuzun yarattığı kaygıyı ölçüyor. Buna tam anlamıyla zihin okuma diyemeyiz. Yine bu amaçla tıpta genellikle hastalıkların tanısında kullanılan çeşitki yöntemler var. Birkaçından bahsedecek olursam bunlardan biri uzun yıllardır kullanımda olan EEG; beyinden gelen elektrik aktivitesini elektrotlar yardımıyla tespit edebiliyor. Bir diğer görüntüleme yöntemi olan PET’te ise; hastaya radyoaktif bir glikoz formu enjekte ediliyor. Meşgul beynin daha aç olduğu prensibiyle çalışan bu cihaz beynin en yoğun çalışan kısımlarını gösteren üç boyutlu bir görüntü üretebiliyor. Bu teknolojinin ulaşabildiği çözünürlük 4 ila 5 mm, ki bu da milyonlarca nöron içeren bir alan demek ama yine de yeterli değil.  

   Günümüzün en iyi seçeneği oksijen ve kan akışındaki değişiklikleri ölçen fonksiyonel manyetik rezonans (fMR). Beyin meşgulken, nöronları ateşlemeye devam etmek için daha fazla kan ve oksijen çeker. fMR cihazı, büyük mıknatıslar yardımıyla, bu kanın ve oksijenin toplandığı yerlerin haritasını çıkarıyor, bu sayede genellikle 3mm’lik çözünürlüğe ulaşabiliyoruz. Evet fMR cihazı ve üstte de bahsettiğim diğer cihazlar veri toplamamıza yardımcı oluyor ancak bunlar hastanelerde kullanılan oldukça büyük makineler. Zihin okuyan bilgisayarlar vb ürünler üretmek isteyenlerin amacı ise taşınabilir, sürekli giyilebilecek bir şey üretmek ve onu hayatlarımmızın her anına dahil edebilmek…

   Bunun için de daha yenilikçi bir teknolojiye ihtiyaç duyuyoruz; beyin implantları gibi..

   Elon Musk’ın finanse ettiği Neuralink, nöronlardan gelen sinyalleri okumayı amaçlayan elektrot implantlarını insanlar üzerinde denemeye başladığını duyurdu. Musk, sosyal medya hesabından 28 Ocak Pazar günü, beyin-bilgisayar arayüzünün ilk kez bir insana yerleştirildiğini duyurdu. 29 Ocak Pazartesi günü ise çip yerleştirilen kişinin beyin aktivitesinin tespit edildiğini ve durumunun iyi olduğunu belirtti.

   Neuralink’in madeni para büyüklüğündeki cihazı, nöron aktivitesini okuyabilen ve bir alıcı üniteye kablosuz bir sinyal gönderebilen mikroskobik tellerle kafatasına yerleştiriliyor. Şirket domuzlarda denemeler yaptı ve maymunların video oyunu Pong’un basit bir versiyonunu oynayabildiğini iddia etti.

   Artık ilk hastaya implant yapıldığını biliyorduk, ama ayrıntılar çok azdı. Musk sadece implant yapılan kişinin “iyileşmesinin iyi gittiğini” ve ilk sonuçların “umut verici” olduğunu söyledi.

   Ancak  bir süre sonra cihazın, hastanın beyninden aldığı veri miktarında azalma yaşanırken, şirketten yapılan açıklamada 29 yaşındaki felç hastası denek Nolan Arbaugh’un beyin dokusuna yerleştirilen 64 bağlantı kablosunun geriye çekilmesi nedeniyle kafatasındaki işlemci ve pilin sinirlerden aldığı veri miktarının düştüğü aktarıldı. Şirket, kabloların geriye çekilmesinin Arbaugh’un sağlığı konusunda tehlike arz etmediğinin altını çizerken ABD medyası Neuralink’in implantı çıkarmayı düşündüğünü iddia etti. Beynine 28 Ocak’ta çip yerleştirilen Arbaugh, ameliyattan sonraki haftalarda sadece düşünerek satranç oynayabilmişti.

   Başlıca rakiplerinden biri olan ve Bill Gates ile Jeff Bezos’un kontrolündeki yatırım şirketlerinin fonlarıyla desteklenen Synchron adlı bir girişim, stent benzeri cihazını şimdiden 10 hastaya implant etmiş durumda.

   Aralık 2021’de, bir tür motor nöron hastalığıyla yaşayan 62 yaşındaki Avustralyalı Philip O’Keefe, sadece düşüncelerini kullanarak bir imleci kontrol etme yoluyla Twitter’da ilk mesajını yazmıştı.

   İsviçre’deki Lozan Üniversitesi’ndeki araştırmacılar ise bisiklet kazası sonucu felç olan bir adama birden fazla cihaz yerleştirerek yeniden yürümesinin mümkün olduğunu gösterdiler.

   Bu yıl yayınlanan bir araştırmada bir sinyalin beyindeki bir cihazdan omurganın alt tarafına yerleştirilen ikinci bir cihaza ışınlanabileceğini ve bu cihazla uzuvların hareket ettirebileceğini ortaya koyuldu.

 

    Omurilik hasarıyla yaşayan bazı insanlar bu yeni teknolojiye yönelik ani ilgiye şüpheyle yaklaşıyor. 2017’de geçirdiği bir motosiklet kazasında felç olan ve şu anda omurga yaralanmalarıyla ilgili bir kurumda görev yapan Glyn Hayes, “Bu atılımlar defalarca duyuruluyor ama hiçbir ilerleme kaydedilmiyor gibi görünüyor” diyor.

   Biraz da yine bu alanda yapay zekanın da ağırlıklı olarak sürece dahil edildiği çalışmalardan bahsedeyim. Stanford’daki araştırmacılar bir Amiyotrofik lateral skleroz (ALS) hastasına intrakortikal mikroelektrot dizi denilen bir elektrot setini implante ettiler. ALS hastanın konuşmasını engelleyen bir hastalık. Araştırmacılar, hastanın sinirsel verilerini deşifre etmek üzere eğitilmiş bir yapay zeka kullandı. Bu yapay zeka hastanın söylemek istediği olası sesleri tespit ediyor ve başka bir büyük dil modelinin yardımıyla dakikada 62 kelime hızında konuşma üsretebiliyor. Bu tür yapay zekalar büyük dil modellerine dayanıyor; ChatGPT, DALLE, Midjourney…

   2023 yılında Auistin Texas Üniversitesindeki araştırmacılar, 16 saat boyunca hikaye dinleyen üç gönüllünün fMR verilerini kullanarak bir  yapay zekayı eğitti. Ardından yapay zekanın eğitiminde kullanılmamış hikayeleri dinleyen başka gönüllülerin beyinlerini görüntülediler. Sonuçlar dikkat çekiciydi. Yapay zeka kelimeleri tam olarak tutturamasa da ana fikri genellikle doğru tahmin etti. Örneğin denekler bir hikayedeki “Karımdan bir mesaj bekleyip duruyordum; fikrini değiştirdiğini, geri döneceğini söyler diye.” Cümlesini dinlediklerinde yapay zeka bu cümleyi duymadan, sadece deneğin fMR verilerine bakarak şu metni üretebildi: “Bir sebepten dolayı onu görmek için belki bana gelir ve beni özlediğini söyler diye düşündüm.”  Araştırmayı  yönetene Jerry Tang, “Kod çözücünün ne kadar genelleme yapabildiğine ben bile şaşırdım” diyor.

   Singapur Ulusal Üniversitesi, Hong Kong Çin Üniversitesi ve Stanford Üniversitesinden başka araştırmacılar da deneklerin fMR verileri üzerinde Stable Diffusion tabanlı bir yapay zeka kullanarak benzer sonuçlar elde etti. Örneğin kırmızı bir itfaiye aracı fotoğrafına bakan deneğin beyin taramalarını inceleyen yapay zeka, fotogerçekçi ve kırmızı bir itfaiye aracı görseli üretiyordu.

   Sonuçlar ilgi çekici olsa da bunun gerçekten zihin okuma sayılıp sayılmayacağı tartışmalı. Dr.Dean Burnett şöyle diyor: “İnsanların beyin faaliyetlerini okuyabilen ve söylediklerini tercüme edebilen yapay zeka yazılımlarının çalışması için, kendilerine çeşitli kelimeler okunan insanların beyin görüntüleme cihazlarında saatler geçirmeleri gerekiyor. Yapay zeka bu insanlar dışında birine uygulandığında ise başarısız oluyor. Yani bu teknolojinin herkese kolayca uygulanabileceği fikrine hiç kapılmayın.”

      

    NEDEN ZİHİN OKUMA?

   Yapay zekanın zihni okuyabilme ihtimali kulağa harika geliyor ancak böyle bir şey için invaziv cerrahi de gerekebiliyor, ki bu öngöremediğimiz çeşitli sağlık problemlerini ortaya çıkarabilir. Ayrıca beyin verilerinin ne zaman ve nasıl kullanılabileceğini düzenleyen politikaların da olması ve bu alanda hukuki çalışmaların da yapılması gerekiyor. Bu bilgilerin başka amaçlarla kullanılmayacağını güvence altına alınmalı. Yani bu işe girişmeden önce iyi bir gerekçe olmalı. Çoğu şirket  ve araştırmacının motivasyonu ise, omurilik hasarı almış veya iletişim kurma yeteneklerini etkileyen hastalıklardan muzdarip insanlara yardım etmek. 

   Ancak Elon Musk’a göre beyin ve omurilik yaralanmalarını “çözmek” Neuralink için sadece ilk adım. Daha uzun vadeli hedef ise “tür düzeyinde önemli” olarak tanımladığı “insan/yapay zeka ortak yaşamı”.

   Düşüncelerinizle paket servis siparişi verebileceğinizi, internette arama yapabileceğinizi ya da sadece düşünerek kafanızın içinde bir dili diğerine çevirebileceğinizi hayal edin. Musk, cihazının insanların bir telefon ya da bilgisayarla hızlı iletişim kurmasını sağlayabileceği bir gelecekten bahsetti bile. Geçmişte, anıların kaydedilmesi ve yeniden oynatılmasının mümkün olabileceğini bile söylemişti, ancak “bunun giderek bir Black Mirror bölümüne benzediğini” kabul etti.

   Bu konuya daha şüpheci yaklaşan Profesör Vanhoestenberghe ise, “Şu anda, bir tüketicinin invaziv cerrahi riskini göze alabileceği bir uygulama görmekte zorlanıyorum” diyor ve “Kendinize sormalısınız, telefonunuzdan pizza sipariş edebilmek için beyin ameliyatı riskini alır mıydınız?” diye soruyor.

   Elon Musk da nihai amacın paket servis siparişini hızlandırmak değil, geçmişte “varoluşsal bir tehdit” olarak tanımladığı yapay zekanın risklerinden insanlığı daha iyi korumak olduğunu öne sürdü. İnsan ve bilgisayar beyinlerini daha iyi birleştirme yoluyla, bir tür olarak insanın “geride kalma” olasılığının daha az olduğunu savunuyor: “Yüksek bant genişliğine sahip bir beyin-makine arayüzü ile aslında yola devam edebiliriz.”

    Yine başka bir görüşe bakacak olursak da Burnett’e göre, zihin-makine arayüzü sunduğunu iddia eden teknolojilerin insana yardımcı olabilmesi için önümüzde uzun bir yol var. “Şu anda sahip olabileceğiniz en iyi şey, elinizden ziyade zihninizle yönettiğiniz bir bilgisayar faresi” diyor. “İnsanlar beyninize erleştirilecek bir çip sayesinde cihazınızla bir olacağınızı sanıyor. Öyle bir şey olmayacak. Bunun için beynin biyolojik sınırlarının çok ötesi hızlarda, mevcut düşüncemizin anlayabileceği ve entegre edebileceği şekillerde yeni sinirsel bağlantılar oluşturmak gerekir. Dünyada bunun yanına bile yaklaşan bir şey yok. Olsaydı bile muhtemelen iyi bir fikir olmazdı.”

   Bu alanda gelişmeler arttıkça bu tartışmaların da uzayacağı belli. Beyni tam anlamıyla belki de hiçbir zaman anlayamayacağımızı kabul etmemiz de gerekebilir. Peki sizin fikriniz ne?

   Bu yazıyı yazarken başlıca Popular Science Türkiye dergisinin Haziran-Temmuz sayısındaki “Zihin ile Makine Çarpışınca” yazısından kaynak aldım. Bu alanda yapılan daha fazla çalışmayı ve detayı görmek isterseniz o yazıya bakmanızı öneriyorum. 

   Ayrıca kullandığım diğer kaynaklar:

https://www.bbc.com/turkce/articles/c141w479lj7o

https://www.turksam.org/detay-elon-musk-in-projesi-neuralink-insan-beynine-cip-yerlestirildi

https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/neuralink-beyin-cipi-yerlestirilen-ilk-kisi-dusunerek-satranc-oynadi

https://en.clickpetroleoegas.com.br/Elon-Musk’s-Neuralin-Begins-Testing-Human-Brain-Chips/

 

 

Dilanur Selin Özcan
Kendi çapında bir şeyler yazan ve bunları sizlerle paylaşan bir tıp fakültesi öğrencisiyim. Kimi zaman içimde kalan duygulardan, kimi zaman hoşuma giden film, dizi ve kitaplardan bahsedeceğim bloğuma hoş geldiniz:) Yorumlarınızı ve önerilerinizi bekliyorum.
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
İMKANSIZLIKLARA RAĞMEN
Sonraki
Pondeuse parpaing occasion prix

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.