Neden böyle bir başlık koydum inanın ben de bilmiyorum. Şu anda tamamen doğaçlama, içimden geldiği gibi yazıyorum. Aslında küçük yaştan beri yazmaya ilgim var yıllardır, ben kendimi bildim bileli günlük tutarım kendi içimi yazarak susturanlardanım. Buraya da kimseye bir şey öğretmeye değil kendi hayatımı yazılı bir şekilde ifade etmeye geldim. Bir nevi sanal günlük gibi düşünebilirsiniz.
20 yaşında genç bir kızım fazla da büyük sayılmam ama ”insanı yaşı değil yaşadıkları büyütür” sözüne çok inanırım. Herkes gibi bende bir takım sıkıntılı süreçlerden geçtim buraya neredeyse en olgun halimle yazıyorum bundan bir kaç yıl önceki beni tanısaydınız kesinlikle bu şekilde yazamazdım çünkü ağlamakla meşguldüm. Beni bu hayatta ki en büyük başarım kendi yaramı kendim sarmayı öğrenmiş olmam. Bu yıllarımı aldı elbette bugüne gelirken çok ağladım çok acı çektim ama insan her ne yaşamış olursa olsun hepsine gerçekten alışıyor. O an yaşadığımız bir durum asla geçmeyecekmiş gibi geliyor ama inanın zaman her şeyin ilacıdır. Babam hep böyle derdi başta inanmazdım bu söze ama daha sonra doğruluğunu görünce en çok inandığım söz oldu. Yanlış anlamayın zaman yaralarınızı siler demedim sadece acınızı geçirir eskisi kadar canınızı yakmaz ve siz de alışırsınız yani şu şekilde benzetme yapacak olursam kabuk bağlayan bir yara gibi düşünebiliriz artık kanamaz ama izi hep orda kalır. Zamanla onunla yaşamaya alışırız.