#denedim serisi ile, adı üstünde deneyeceğiz bakalım… okuyuverin gari ツ
Yorgun düşüncelerin biriktirdiği tortu ile semaya bakıp kendimi izliyorum yukarıdan
Düşüncelerin sesi olsa da anlatsalar
Biraz da sol yanımla konuşuyorum, hala kıpır kıpır hayret
Derken, uzun bir yolculuğun kokusunu alıyor bedenim
Yakıtı ben, güzergâhı ben, nihayeti ben
Pencereden izliyorum beni, yan yana seyahat ettiğim ‘zaman’, parmağıyla yetişebildiğim anlarımı gösteriyor heyecanla
Çok hızlı gidiyoruz
Karşımda biraz tombulca bir “sıfır” oturuyor, o da bizimle geliyor, yanında bolca eşya getirmiş
Benimse eski bir çuvalım var sadece, içine biraz ‘dirim’, biraz ‘hakikat’, biraz ‘hürriyet, biraz ‘iyi niyet’, bir de ne olur ne olmaz diye az biraz ‘hüzün’ koymuştum yolda acıkırım diye
Gece ve gündüz birbirlerine sürekli ‘sıra sende’ derken daha önce hiç duymadığım ‘keşke’ istasyonu’nda duruyoruz, bu hiç olmazdı oysaki
Bu durakta aramıza simasını hatırladığım ‘nefs’ katılıyor, sürekli ofluyor nedense
Her ofladığında ‘sıfır’ ve ‘zaman’ kıs kıs gülüyorlar
Çuvaldan biraz hakikat alıp, uykuya dalıyorum
Uyandığımda ‘elbette’ diye cevap veriyorum, defalarca ne olduğunu hatırlamadan
‘Sıfır’, ‘zaman’ ve ‘nefs’ birbirlerine bakıp bir anlam veremediklerini ima eden mimikler sergiliyorlar
Çuvala ‘öfke’yi koymadığıma sevinirken, ‘sabr’ı koymayı unuttuğum için çok öfkeleniyorum
Güneş doğuyor
Huzur mu dedim?
Dünyaya gelmiş en ulvi insanin dahi huzuru yoktu, daha kendimle yüzleşemezken nasıl olur da huzuru aradığımı söylerim?
Ey kadın insanı; hiç tanımadığın insanlar için düşüncelerinde dua için zaman ayırdığını farz et
Yalın adımlar atarak kapı gıcırtısını dinle, ne demek istiyor sence? Devasa bir süzgeçten geçsen, acaba tortu olarak senden ne kalır geriye? Ya geçemezsen, ya süzgeçten sonrası?
Bir tarafta terazi, diğer tarafta sen, hanginiz ağır gelir?
Bir kez olsun kendine küfür etsen hangi küfrü söylerdin?
Uğruna, daralan vakitleri genişlettiğin anlarına bir bakar mısın, nedir seni alıkoyan? Kâfi olanı elinin tersiyle itmene sebep olan nedir? Seni doyuracak tahta kaşığın boyutu ne olmalı, söyler misin?
Çok yakındaydı hâlbuki uzak gibi görünen değerler, içimize işlemişler habersiz
Çok basit bir tarifi vardı aslında huzurun
Bir kaşık deniz suyu, iki tutam bulut ve göz kararı toprağı karıştırmak yeterliydi
Adını bilmediğim duvarlara bütün boyalarımı döküyorum
Oluşan şekillerle saatlerce konuşuyorum…
Karşıdan karşıya geçerken istem dışı gelgitler olur ya onlara sorun beni
Başaramadınız değil mi?
Biraz daha sabredin, aynı filmi tekrar izleyeceğiz nasıl olsa
Nedendir bilinmez ama sahip olduğumuz değerlerin kıymetini bilmez olduk, derinlerde kendimize söyleyemediğimiz gerçekleri bir başkasında arar olduk
Yaşam adına ne varsa hepsini ölümün içine gömdük
Çaresizlikten çareler üretip onlarla avunduk, sevgimizi parçalara ayırıp olmayan kalıplara sokmaya çalıştık
İhanet ederken ihanete uğradık
Böldük kendimizi, sonra da tekrar toplamaya çalıştık
Bir sonraki yalanımızı bile bile tekrar tekrar söyledik
Nedendir bilinmez ama sahip olduğumuz kudretin kıymetini bilmez olduk, yarının ne getireceğini düşünmeden bugünü dünle geçirdik Başkaları için başkalaştık
Verdiğimiz kararların sonuçlarına katlanamadık, çözümler yerine problemlerle uğraştık
Nedendir bilinmez ama sahip olduğumuz inancın kıymetini bilmez olduk, sırtımıza bize ait olmayan çuvalları yükledik
Kendimizden ziyade başkalarıyla barışık olmayı tercih ettik
Saygıda kusur ettik, sevmedik
Oturup armudun düşmesini bekledik, bir başkası için dualar etmedik
Nedenini bildiğimiz halde, bilmezden geldik ve bu şekilde katlayarak devam ediyoruz…
Zaten…
Yorgunum…
Gönlüm yorgun, ruhum yorgun, bedenim yorgun. Kırgınım.
Yorgunum…
Bir acı kahve içimlik zamanda sanki boşa geçti yıllar. Kızgınım.
Yorgunum…
Ruhum bedenime fazla, bedenim ayaklarıma ağır, ayaklarım ise isyanda. Şaşkınım.
Yorgunum…
Duyulmayanı duydum, görülmeyini gördüm, bilinmeyeni bildim, söylenmeyeni dinledim. Doluyum.
Yorgunum…
Kaç yüz bin tel saç var kafamdan attığım, kaç milyar nöron saklı beynimde öldürdüğüm, kaç yıl daha yaşarım bu hayatta diye düşündüğüm zamanlarda saklı endişelerim. Küskünüm.
Yorgunum…
Ömrümden çalan sıkıntılarımdan, beynimi yiyen kuruntularımdan ve boğulmamak için çırpınışlarımdan izler kaldı yüreğimde. Pişmanım.
Yorgunum…
Ömrüme hayat, hayatıma zehir katanlarım ve kalbi benimle bir atanlarım vardı. Şanslıyım.
Yorgunum…
Sonsuza uzanan ellerim ve uzaklara bakan gözlerimle, sonsuzluğa ulaşmaktırdileğim. Sabırsızım.
Yorgunum…
Yaşayamadıklarımla ya da yaşatamadıklarımla kaç küsur mevsim geçti ömrümden? Anlayamadım.
Yorgunum…
Aynaya bakmaktan, gülümsemeye çalışmaktan, iyi olmaya uğraşmaktan vazgeçiyorum. Sıkıldım.
Yorgunum diyorum yahu…
Öylece ve sadece yorgunum.
Ve
Şimdi geceyi sabaha emanet edeceğim yarın almak üzere. Yarınları çoğaltmak için rüya denizine dalacağım emanet bedenimle
✿⊱╮
İklim´in Dora´n