Sizlere ilk çizdiğiniz ve boyadığınız eserinizi sorsam bir şeyler canlanır mı hafızanızda? Acaba sahip olduğunuz o ilk boyama kalemlerinizi, resim defterinizi hatırlar mısınız? Hepimiz daha okul dönemimize adım atmadan başlamışızdır bir şeyler çizip boyamaya, küçücük dünyamızda keşfettiğimiz o ufacık nesneleri duvarlara çizip boyamışızdır. Ebeveynlerimize hayal ettiğimiz şeyler çizdirmişizdir ve sonrasında özgürce renklendirmişizdir. Okul panosunda kendi boyamamızı görmek gururlandırmıştır hepimizi.
Şimdi hep birlikte dünyadan tüm renklerin alındığını düşünelim, tüm ayrıntıların siyah beyaz olduğunu. Ya da görme engeli olan bir bireyin yerine koyalım kendimizi, tüm renklerden alıkoyulmuş. Siyahın asaletini, kırmızının tutkusunu, beyazın saflığını ve mavinin sonsuzluğunu bilmediğimizi varsayalım. Düşüncesi bile ne kadar ürkütücü değil mi? Renkler duyguların sözsüz dışa vurumu, tuvale yansıttığınız o her renk aslında iç dünyanızın yorumu, ortaya koyduğunuz eser sizin yaratıcılığınız. Özgürsünüz. Birbirine zıt renklerin uyumunu sağlayabilir, hüznü renklerle anlatabilir, bir çocuğun suratındaki gülümsemenin sıcaklığını renklerle hissettirebilirsiniz, bu nedenle seviyorum boyama yapmayı, bu nedenle tutkuluyum ortaya çıkan her tabloya.
Yıllar boyu renklerin insan psikolojisi üzerindeki etkileri araştırılmış, iç mekânlarda ki seçilen renkler işlevlere göre değişmiş, duygu durumumuza göre kıyafetlerimizin renklerini seçiyoruz. Örneğin; cenazelerde siyah giyiyoruz. Düğünlerde canlı renkler ve beyaz tercih ediyoruz.
Renkler karakterimizin birer parçası. İş hayatımızda da öyle, iş yerleri karakterimizi yansıttığımız bir alan. Her birey şirkete kendi karakteri kendi rengi ile gelir. Rengimizi, benimsediğimiz şirket ile ortaya koymaya başlarız. Eğer yönetici asistanıysanız ya da gelecekte bu mesleği yapmak için adımlar atmaya başladıysanız, ünlü bir ressamdan farkınız yoktur. Şirket içinde ki diğer pozisyonların yanı sıra kendi mesleğimi tam da bu yüzden seviyorum. Yaratıcılığınızı sergileyeceğiniz bir kâğıt bir duvar ya da bir tuval yerine benimsediğiniz şirket. Renklerle iç içe olduğumuz bir dünyada insanların algılarını yönetmek sizin elinizde. Tüm renklerin içinde onlarla iş birliği yapıp yeni renklerde ortaya koymaya sebep olabilirsiniz. Zıt renklerin birbirinden ayrı kalmalarının yanı sıra birlikte harikalar yaratabileceklerini herkese gösterebilirsiniz. Ana rengin etrafında diğer renklerle uyum sağlayabilirsiniz.
‘’Resim yapmak benim tefekkürümü arttırdı! Zikrimi, fikrimi, şükrümü, arttırdı! Esasında beyaz olan mendili resmederken güneşten almış olduğu ne kadar çok rengi üzerinde barındırdığını gördüm…’’ İlhami Atalay’ın çok beğendiğim bir sözüdür.
Her şirketin bir rengi var demiştik yazımızın önceki bölümlerinde. Biz bir renk görüyoruz sarı yeşil ya da turuncu fakat gördüklerimiz renkten ibaret değil. Her rengin bir serüveni var. Hiç düşündünüz nü milka markasının ineği neden mor? Reklamları neden lila tonlamasında? Neden Shell’in logosu kırmızı ve parlak sarı? logo şekli nerden geliyor? Eğer yönetici asistanıysanız tek bir odak noktanız olmamalı, birden fazla bakış açısına sahip olmalısınız. Araştırmalı, merak etmelisiniz. Not tutmayı bilmeli, kendinizi en iyi şekilde ifade edebilmelisiniz.
Benim altın notlarım vardır tozlu sandığımda. Son olarak bunu paylaşmak isterim sizlerle.
Hepimizin meşalesi bir gün sönüp gidecek. Ancak şunu unutmayın isterim; içinizdeki renkler asla solmayacak, hepimiz içimizde ki renkler ile bir iz bırakıyoruz yaşadığımız hayata.
Merve Emre Marmara Üniversitesi Büro Yönetimi ve Yönetici Asistalığı Bölümü, Öğrenci
2011 Zonguldak Kilimli Anadolu Lisesi girişli, 2015 mezunuyum. İstanbul Bilgi Üniversitesi- (2015-2017) Sağlık M.Y.O (Fizyoterapi) bölümünden mezun oldum. 2 yıl bu mesleği icra ettikten sonra hayatımda yapmak istediklerimin ve hedeflerimin ilerlediğim yolla doğru orantılı olmadığını farkedip, Global Yatırım şirketinde Yönetici Asistanı pozisyonunda çalıştım. 2019 Marmara Üniversite Sosyal Bilimler M.Y.O (Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı) bölümüne başladım. Halen bu bölümde devam etmekteyim. Aynı Zamanda E-bebek şirketinde Part time (Bebekolog) olarak çalışmaktayım. Kurucusu olduğum, Formula1 gündemini içerik olarak ürettiğimiz, MedyaF1 sayfam var. Formula1 gündemini takip etmeyi seviyorum. Gazete , dergi, şiir ve kitap okumayı seviyorum. Sürekli takip ettiğim dergiler (Kafa, Kafka Okur, F1 Racing) en sevdiğim şair Nazım Hikmet. Boş zamanlarımda resim yapmaktan, film ve YouTube videoları izlemekten hoşlanırım. En büyük hedefim Merve Emre’yi yansıtabileceğim, kendimi geliştirebileceğim ve farklılıklar katabileceğim bir organizasyonun parçası olabilmek. Aynı zamanda yola yeni başlamış genç arkadaşlarıma ilham vermek istiyorum.