Yolun başı, yol uzun ve kadın yorgun. O kadar susulmuş, o kadar yıpranılmış, o kadar korkular ve bir o kadarda yok oluşlar. Zaman geçiyor ve geçtikçe içindeki çocukta sonuna geliyor. Kadın kaçar ama bulamaz yolunu karanlığa iyicene batmış oysaki karanlığa dayanamazdı. Korkardı en çokta karanlıkta yalnız olmaya. Ama yolda yürümeye başladığı zaman kadın alışıyor karanlığa önce içindeki çocuk ölüyor, sonra etrafındaki insanlar ve en sonunda kendisi ama daha yolun başı yol uzun ve kadın yorgun. İçindeki en derin yaralarıyla düşe kalka yürüyor kadın bir adım iki adım üç adım dört adım beş adım, ve anlıyor ki kadın yürümeye devam etmesi, yaraların kapanması için önce içindeki çocuk sonra duygularının ölmesi lazımdı.
Yolun başı, yol uzun ve kadın yorgun. Kadın her şeyin bir kerede olmadığını biliyor ama yinede hiç birşey artık eskisi gibi değildi. Çocuk susturuldu sanıyorlar sadece çocuk sustu asla bir kadın sustu bir koca ömür sustu yapılan onca kötülükler sustu cezasız kaldı, bir çocuk susturuldu sanıyorlar çocuk sustu asla gelecek karanlığa gömüldü, bir aile öldü. Yolun başı, yol uzun ve kadın yorgun kadının bedeninde değil ruhunun en derin yerlerinde sızı kapanmaz yara kabuk bağlamaz o yüzden çocuk susturuldu ve kadın öldü.