Yazılan kitapların aslı bu kütüphanede durur, nüshası yazarına verilirdi. Başka ülke ve şehirlerden de kitaplar satın alınırdı. Dağınık ve kaybolmak üzere olan kitaplar bu kütüphane de toplanırdı.
900.000 el yazmasıyla Antik çağın en büyük kütüphanesiydi.
Girişinde “Bilim bizi Tanrıların gazabından kurtarır” yazıyordu.
Öklid, Arşimet, Herefilos… gibi bilim adamları fizik, kimya, tıp, astronomi, matematik, edebiyat, fizyoloji, felsefe… dallarında bir sürü çalışmayı burada yapardı. Kadavra incelemenin ölüye saygısızlık olarak görüldüğü bir devirde anatomi çalışmaları da burada yapılırdı.
Kütüphanenin yakılışına dair farklı görüşler vardır. Üç kez yakıldığı söylenir.
İlk darbenin Jül Sezar tarafından vurulduğu ve kütüphanenin bir kısmının zarar gördüğü anlatılır.
2. ve genel kabul gören görüş: Bizansın emri ile İskenderiye’de bir kilise yapılmak istenir. Temel atarken eski dine ait bir yazıt bulunur. Bu yazıt Hıristiyanlar arasında alay konusu olur. Bunu duyan Pagan inancına sahip fanatikler ayaklanır. Ve bir savaş başlar. Bizans İmparatoru, İskenderiye Valisine neden burda eski dine inanan çok fazla insan olduğunu sorduğunda; vali bunun kütüphanedeki eski kitaplardan kaynaklandığını söyler. Bunun üzerine imparator kütüphanenin yakılmasını emreder.
3. görüş: Buranın Müslümanlar tarafından Hz. Ömer’in emriyle yakıldığıdır. Ama bu görüş Alfred J. Butler, Viktor Chauvin, Eugenio Griffin ve Paul Casanova tarafından kabul görmemiştir.
4. görüş: Hıristiyan tarihçilere göre, kütüphaneyi Selahaddin Eyyubi yakmıştır. Eyyubi Kur’an daki bilgilerin başka bir kitapta bulunamayacağını savunarak kütüphaneyi yaktırdığı düşünülür.
Burada 2002 de tekrar kütüphane açılmıştır. Ama ne el yazması kitaplar ne de derin bir kültürü vardır.