Yıldızlar çok uzağımda ama elimi uzatsam yakalayacağım zannediyorum.

Kaynak belirtilmedi

Benim içimde yatan kelimeler hep çok depresif. 

Neden  böyle bilmiyorum ama benim gözümden dünyaya bakmak genel olarak simsiyah. Etrafımdaki insanlarla bazen bunun çatışmasını çok yaşıyorum. Bilmem belki yaşanan şeyler beni bu hale getirmiştir. Tam olarak neyin beni bu hale getirdiğinide bilmiyorum zaten. Sadece, bazen acıyı sevdiğimi düşünüyorum. Şu alışık olduğumuz şey muhabbeti gibi. Acının insanı büyüttüğü çok doğru ama bir zamandan sonra arada bir içimden şu geçiyor. Yetmez mi? Bunlar büyümek için yetmez mi? Bir şeyleri hala tam olarak öğrenemedim herhalde çünkü hayat aynı şekliyle sürekli karşıma çıkıyor. Yaşadığım şeyleri düşünüyorum aslında hep tarih tekerrür ediyor ve ben akıllanmadan aynı hataları yapmaya devam ediyorum. İnsanların ne kadar kötü insanlar olduklarını defalarca kez gördüm. Yaşadım. Neler yapabileceklerinin bir sınırının olmadığını fark ettim. Bencil olduklarını ve herkesin kendisinden başka kimseyi düşünmediğini gördüm. İnatlaşıyorum dünyayla. Ya da hala her insanın kötü ve bencil olmadığına inanamaya çalışıyorum.

Hayalperestim. Bence hayatın kitap ve filmlerdeki gibi olmadığını bilinçaltımın kabul etmesi gerekiyor. Hep dizilerdeki, filmlerdeki, kitaplardaki o mükemmel karakterler hayatıma girecek sandım. Mükemmel arkadaşlar, mükemmele yakın sevgi dolu bir sevgili. Bütün bildiklerim bir yalandan ibaretmiş. İnsanların mükemmel olması çok zormuş. Halbuki ben mükemmel olabilmek için senelerdir uğraşıyorum. Empati yeteneklerimi geliştirdim. Hep birileriyle konuşurken gözlem yaparak konuşuyorum. Hata tabikide yapıyorum ama bana yapılan hatalar bende birikip bir dağ haline geldiğinde iletişim kurulması zor ve hırçın bir insan oluyorum. Hakkım olsun. Çünkü şimdiye kadar hayatıma giren insanların bana neler yaptığını fark ettiklerini bile zannetmiyorum. Beni kendilerini kırma noktasına getirdiler. Kırdım, döktüm, dağıttım. Sonra tüm suç bana kaldı. 🙂 Ha doğru olan bu değil tabikde ama bazı insanlar sadece hayatımızdan çıkmalı. Çünkü ben bir şeyleri saklayan içinde büyüten birisi değilim. İletişim kurup, rahatsız olduğum şeyleri anlatan biriyim. Buna rağmen rahatsız olduğum şeyler karşımdaki kişi tarafından önemsiz görülüyorsa konuşma burda benim için yıkım noktasına geçiyor. Karanlık tarafa geçiyorum. Elimden gelen her şeyi yaptıktan sonra bana kalan tek şey orayı terk etmek oluyor. Ha bu kısa  bir süre değil ve bu kısa olmayan sürede ben çok yoruluyorum. Tek taraflı çaba sadece baş ağıtır. Bunu bilmeme rağmen bardağım dolana kadar bekliyorum inatla. İnsanların değişeceğine dair inancımı kaybettim. İnsanların değişebileceğine dair inançlarım bir dönem çok kuvvetliydi. Ne olursa olsun değişmek isteyen bir insanın önünde ne durabilir ki. Kimse değişimi içten istemiyor. İnsanların hatalarını yüzlerine vurduklarım oldu. Özür dilediler defalarca kez. İki gün. Bana mahçuplukları iki gün sürdü. Ben hata yaptığım insanlara mahçupluğumu o kadar uzun süreli tutuyor ve dikkatli davranıyorum ki anlamakta zorlanıyorum. Kalbinizi kırdığınız insanlanın yüzüne bakarken nasıl yüzünüz kızarmaz? Nasıl mahçup hissetmezsiniz? Ben söyliyim. Özür dilediniz çünkü hata olduğunu biliyordunuz ve sizi affettirecek tek şey buydu. Affetdildikten sonrada aynı kişi oldunuz. Nasıl olsa özür dilediğinizde sizi affeden bir enayi var dimi karşınızda? İnanın yatacak yeri yok böyle insanların. Diğer insanların hayatlarından neler götürdüklerini bilmiyorlar bile. 

  • İnanılmaz bir yüzsüzlük. Dehşet verici.

Kelimeler çok tehlikeli

Bazen insanlara bir şey söylerken iki kere düşünmek gerekiyor. Ben cümlelerin, kelimelerin insanları öldürdüğünü gördüm. İnsanı öldürmek sadece fiziksel olmuyor. Gözlerinin ışıltısı gidiyor insanın. Şimdiye kadar gözlerinin ışığı gitmeyen kimseyi görmedim. Hayat ne yapıyorsa artık sonunda herkesin gözlerinin içindeki ışık gidiyor, yoruluyor. İnsanın kalbi yoruluyor. Herkes kendi yorgunluğuyla uğraşırken kırıp döküyor. Kelimeler yığılıyor insanın kalbine. Duyduklarını sindiremiyor. Dünyanın iyi bir yer olacağına dair inancımı çok sevdiğim insanların bana nasıl rol yaptıklarını gördüğümde bıraktım. İnsanların rol gücü beni şok etti. Çok fazla yığılmışlığımı bilirim nasıl bu kadar iyi rol yaparlar diye. Herkese nasıl böyle davranır, ben farklı değilken onun için nasıl beni bu kadar farklı hissettirir diye kendimi yırtmışlığım var. İşte beni öldüren kelimelerden bir kaçı. Beni güvendiren, beni sevdiklerini söyleyen sesler. En çok beni sevdiklerini söyleyenler darmaduman etti beni. Kime bu sefer tamam desem mahvoldum. İnsanlar yordu beni. Söyledikleri yalanlar yordu. Bekletim yokken beni beklentiye sokmaları yordu. 

“Sessizliğimi dinle.” 

Hayatımda yanında huzurdan bayıldığım  bir  kişi oldu şimdiye kadar. Bana nasıl bu kadar iyi rol yaptı dedittiren insanlardan biriside oydu. Arkadaşlarımın da çok ihaneti vardır ama onlar başka zamana. Yanında kendimi saklamadığım, her şeyi konuşabildiğim, tatilim olan bir adam vardı. Şimdiye kadar kimsede hissetmediğim kadar rahat hissettim yanında. Söylediğim, yaptığım hiçbir şeyden utanmadım yanında. Beni yanlış anlar mı diye söyleyeceğim şeyleri hiç durdurmadım. O da hiç yanlış anlamadı zaten. Sessiz kaldığımızda hiç konu bulmaya çalışmadım. Aramızdaki sessizlik beni hiç germedi. İşte huzurun olduğunu o zaman anladım. Bir insanın sessizliğinde rahatsızlık duyupta konu açmaya çalışmamak. Ama rolmüş. Hayatımdan tamamen çıktığında aslında bir hayal dünyasında yaşadığımı  fark ettim. Kendim sevmişim. Hiç hak etmeyen birisine gözlerimden sevgi akıtıp beslemişim. Bazı insanlar bunu hak etmez. Ayırt edilebilirse gerçi. İlk defa bir insanı gördüğümde elim ayağım titrememişti. Garip bir tanıdıklık hissi. Sıfır gerginlik, midede kelebekler uçuşmadan. Ben  herkese böyle davranıyorum, herkesle böyleyim dediği zaman mesela. Dünyam başıma yıkıldı. Kelimeleri benim gözlerimdeki ışığı bir parça daha azalttı. O da darmadağın bir adamdı. Biliyordum. Kızamadım bile. Yaptığı şeyleri tabiki de haklı çıkarmaz ama paramparça olduğunu ve sağlıklı bir ilişkide olamayacağımızı biliyordum hep. İnsanız. Umutla yaşıyoruz. Ama bir yere kadar gitti zaten. Kurtaramadım. Ne kendimi ne de onu. Özlem duyuyorum. Ne yazık ki hala. Tatlı bir anı diyip geçelim.

 

Moonmays
Söylemek istediğim çok şey var,susmak istemiyorum
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
E-Ticaret’in Liderleri “Sınır Ötesi E-Ticaret” Zirvesi’nde Bir Araya Geliyor
Sınır Ötesi E-Ticaret: Uluslararası Ticarette Dijital Dönüşümün Öncüleri Buluşuyor

E-Ticaret’in Liderleri “Sınır Ötesi E-Ticaret” Zirvesi’nde Bir Araya Geliyor

Sonraki
KENDİMİZLE YÜZLEŞMEK CESARET İSTER Mİ?

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.