Hep bir neden ararız. Doğumumuzdan ölümümüze kadar olan süreçte, kafamızın içerisinde at koşturan soruların cevaplarını bulmaya çalışırız. Kendimizle alakası olsun veya olmasın…
Sorunun soruyu doğurduğu, aptal bir sonsuzluk içerisinde, aptalca bir çaba… Bulunduğu zannedilip, sürekli değişebilen cevaplar ve kat edildiği zannedilip katledilen tonlarca yol. Doğruların yanlışlara dönüştüğü, yanlışların doğrulaştırıldığı, kişiden kişiye değişen fakat dayatılmaya çalışılarak nesnelleştirme arzusu içerisine girilen katrilyonlarca fikir, fikirler… Çok fazla kafa, istemediğin kadar ağız ve tüm bunların aksine hüsrana uğratabilecek sayıda beyin mevcut.
İnançlar, teoriler, ayrılıklar, zanlar, doğrular, yanlışlar, yalanlar, gerçekler ve çok daha fazlasının sürüklediği kuşkular, kuşkular ve kuşkular… Çok laflar, az işler.