Türk dizileri ? 2.5 – 3 saatinizi çalan birer hırsız niteliğinde … Ayrıca içinde şiddetten tutun , tacize , zorla alıkoymaya kadar giden özendirmeler var . İşin ilginç yanı özellikle bu diziler reytinglerde en üst sıralarda bulunuyor .
” Artık dizilerde 1 erkeğe ; 1 kadın düşerse sıkıcı , 2 kadın düşerse normal , 3 kadın düşerse ilgi çekici oluyor ” diyor Murat Soner . E haklı .
Geçen bir dizi gördüm sanırım dizinin ismi Camdaki Kız idi . Bu başlığı duyuna gerçekten hayal ettiğimiz tam olarak camdan dışarı bakan kız . Anca dizinin -ne denildiğini bilmiyorum- afişinde cam bölme içindeki bir kız vardı . Gerçekten mi ? Bu yüzden bu halde olduğumuzu anlamıyorlar sanki . Bir porselen bebekmiş gibi bir “malmış” gibi tasarlanan bu portre gerçekten de çok içler acısı .
Dizi bununla da kalmıyor . Bunun yanında dizide resmen kızın yıkanmış iç çamaşırlarının bulunduğu bir odayı görüyoruz . Annesi de tam bir namus bekçisi , kızı ilk regl olmaya başladığından beri kızına sıkı sıkı korseler takıyor hatta açmadığından emin olmak için resmen kızı mühürlüyor . Öyle ki kız bu korseye sığabilmek için çay bile içmiyor .
30 saniyelik tiktok videolarından etkilenen milletimiz sizce bunu ne gözle görür ? Dizi deyip geçmeyin arkadaşlar , bunlar toplumumuzun gerçekleri .
Yapıştırmışlar oraya “Gerçek Hayat Hikayesi” diye . Tabi millete gündoğdu . Ben gerçek hayat hikayesi olmasında değilim bu işin . Ama bunlar gözümüzün içine zorla sokulmak zorunda mı ?
Bu sahneleri ne diye en ince ayrıntısına kadar gösteriyorsunuz ?
Kırmızı Oda’yı izleme sebeplerimden birisi de bu kilit noktaya uyması . Biz yaşananları anlıyoruz ama sahneleri tam olarak görmüyoruz . İşte , yapmaları gereken tam olarak bu .
Bir de artık lütfen Gülseren Budayıcıoğlu kitaplarını dizi yapmayı bırakın .Sıktı da artık .
Her neyse …
Konuşulacak çok söz , yazacak çok şey var ama biz burada susalım .
Hepinize iyi geceler