“Birini güzel olduğu için sevmezsin ki. Sen sevdiğin için güzeldir o. ”
Önce kendini sevmelisin. Nasıl mı? Çok basit. Şimdi aynadaki yansımanı hayal ediyorsun. Evet yalnızca hayal et gerçek bir aynaya ihtiyacımız yok.
Nasıl bir şey hayal ettin? Sıradan, günlük bir yansıma mı? Hayır senden bunu istemedim. Biraz daha odaklan. Şimdi ne görüyorsun?
Her ne görüyorsan işte o sensin. Kendinle yüzleş. Hataların var (hangimizin yok ki). Ama onları uzaklaştırmaya çalışma (sanki onlara sahip değilmiş gibi). Onları gör. Onları kabul et.
“Farkında olmak, farklı olmaktır! “
Değişebilirsin. Değişebiliriz. Daha az hatayla daha iyi insanlar olabiliriz. En azından bunun için çaba harcamaya değer.
Yansımanda bir şeyi daha fark ettin mi? Küçük bir çocuktan bahsediyorum. Her insanın içinde sevgiye ve ilgiye aç bir çocuk olduğunu düşünüyorum. Onu beslemeyi unutma. Eğer beslemezsen o büyüyemez. Ayrıca sevgiyi yalnızca insanlarda aramayı da bırak. İhtiyaç duyduğun sevgiyi bazen bir kuş cıvıltısında bazense bir çiçeğin taç yapraklarında bulabilirsin.
Hayat tüm hızıyla akıp giderken ritme ayak uydurmaya çalış. Zamanın gerisinde kalma. Teknolojiyi yanlış kullanan insanlar zamanın akışına yetişemezler. Onlar oynadıkları oyunların, paylaşılan resimlerin, izledikleri filmlerin etkisindedirler. Elbette zaman zaman insan dünyadan biraz olsun uzaklaşmak ister. Bunda sıkıntı yok. Sıkıntı sahte bir dünyanın içinde yaşarken bulduğun mutluluğu gerçek dünyada bulamadığın zaman başlar. Geçmiş olsun, artık bir teknoloji bağımlısısın.
Sanal olmayan dünyada nasıl mutlu olabileceğinle ilgili küçük ipuçları verebilirim. Mesela oyunlardaki maceraları çok seven bir maceraperest misin? Öyleyse sana güzel bir haberim var. Aynı heyecanı okuyacağın çoğu kitapta da bulabilirsin. Kitaplar seni başka dünyalara götürür. Senin de istediğin bu değil miydi? Oyunların aksine kitaplarda can sınırlaması yoktur, istemediğin halde karşına çıkan reklamlar da yoktur.
Seni hayattan koparmaz. Sana hayata karşı yeni bakış açıları kazandırır.
Şimdilik Hoşçakal!