Yedi tepeli şehir Lizbon hakkında sizlerle ufak bilgiler, tavsiyeler ve dipnotlar paylaşacağım. Yazımda Lizbon gezilecek yerler ve yenmesi gereken ürünler yer alıyor. Lizbon gezilecek yerler hakkında tavsiyelerinizi de bekliyor olacağım.
Lizbon Gezilecek Yerler
Santa Justa Asansörü
Santa Justa Sokağı’nda yer alan asansör Fransız asıllı, Porto doğumlu Raul Mesnier De Ponsard tarafından 1900 yılında neogotik tarzda yapılmış ve 1902 yılında halkın kullanımına açılmış. İlk olarak buhar gücüyle çalıştırılan asansör 1907 yılından beri elektrik enerjisi ile çalışmakta. Santa Justa’nın yüksekliği 45 metre. Yüksekliği Eyfel kulesi kadar yok ama manzarası görülmeye değer doğrusu.
Asansörün en üst katına kadar yolculuğunuz saniyeler sürüyor. Yukarı çıktığınızda ise başka bir semttesiniz, aşağıya inemiyorsunuz isteseniz de 🙂 Çünkü yedi tepeli şehir Lizbon’da asansörler aşağıda kalan bir semti tepedeki bir semte bağlamak için tasarlanmış. Tek çıkışlı bilet ücreti ise; 2.80 Euro olan asansör, saat 23.00’a kadar çalıştırılmakta.
Sao Jorge Kalesi
Sırada şehrin en tepesinde yer alan Sao Jorgo Kalesi var. Kaleye tarihi sarı tramvayla da ulaşabilirsiniz. Ama bir şehir en iyi yürüyerek keşfedilir. Yorulacak olsanız dahi kaledeki manzara buna değecek cinsten.
Milattan önce ikinci yüzyıla ait olan kale uzunca bir zaman Müslümanların elinde kalmış ta ki 1147 tarihine kadar. Bu tarihte Portekiz’in ilk kralı Alfonso Henriques tarafından kale tekrar kuşatılmış. 14.yüzyıla gelindiğinde ise kale Kral 1. Joao tarafından savaşçı Aziz George’a adanmış. Bayram gibi spesifik bir zamanda gittiyseniz eğer kaleyi erken saatlerde görmekte fayda var, aksi taktirde uzun kuyrukta beklemek zorunda kalabilirsiniz. Öyle bile olsa kaleye girdiğinizde kuyrukta beklediğinize değecek cinsten şehir manzarası sizi karşılayacak.
Alfama Sokakları
Sao Jorge kalesinin tam arkasında bulunan şehri en eski mahallesi olan Alfama adını Arapçada hamam anlamına gelen el – hamma’dan alıyor. Kaleyi gezip gördükden sonra Alfama sokaklarında elleriniz ceplerinizde dolaşabilirsiniz.
Şehrin en eski mahallesi olan Alfama, minicik bakımsız sokakları ve asılı çamaşırları ile İstanbul’un Fatih ilçesinde yer alan Balat’ı andırıyor. Alfama aynı zamanda Fado müziğinin çıkış noktası. Buralara kadar gelmişken Fado müziği dinlemeden olmaz. Birçok fado müziği yapan mekan bulabilirsiniz. Yazının sonlarına doğru Fadonun hikayesini de öğrenmiş olacaksınız. Senhor Vinho en iyi fado mekanlarından biri. www.srvinho.com adresinden daha detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.
Belem Kulesi
1515 yılında kenti korumak için inşa edilen kale aynı zamanda portekizlilerin keşif seyahatlerine çıktıkları başlangıç noktalarından da biri. Kuleye 15 nolu tramvayla ya da 727, 28, 729, 714 nolu şehir otobüsleri ile ulaşabilirsiniz. Ortalama 30 metre yüksekliğinde olan kuleye çıkabilir ya da karşısında oturup manzaranın keyfine varabilirsiniz. Kuleye giriş bileti ise 6 Euro. Öğrencilere ise sadece 3 Euro. Her gün 10.00-17.30 saatleri arasında kuleyi ziyaret edebilirsiniz.
Kaşifler Anıtı
Belem Kulesi’ ni sağınıza alıp bir beş dakika yürüdükten sonra Kaşifler Anıtını (Padrão dos Descobrimentos) göreceksiniz. Kaşifler Anıtı’nın hikayesine gelecek olursak; Portekizli sanatçılar Cottinelli Telmo ve Leopoldo de Almeida tarafından 1940 yılında Coğrafi Keşifler anısına yapılmış. 1960 yılına gelindiğinde ise; Portekiz’in Coğrafi keşiflerdeki en önemli isimlerinden Prens Henry’nin (Denizci Henry, Infante Dom Henrique) ölümünün 500. Yılı anısına tekrardan yapılmış. Yapı şekil olarak açılan bir gemiyi andırıyor.Yapılış amacını tam anlamı ile yansıtıyor diyebiliriz.
Jeronimos Manastırı
Belem’de yer alan beyaz taşlardan yapılmış hoş mimarisi ile dikkatleri üzerine çeken bu yapı, 1755 yılında Lizbon’da yaşanan büyük depreme rağmen bugüne kadar ayakta kalabilmiş. Önemi de büyük denizci Vasco De Gama’nın Hindistan’ı keşfinden sonra Lizbon’a geri dönüşünün şerefine yapılmış olan manastırda Fernando Pesso’nın ve denizci Vasco Da Gama’nın mezarları bulunuyor.
Lizbon 28 No’lu Tramvay
Lizbon Nerede Ne Yenir?
Cafe Brazil’de Yorgunluk Kahvesi
Evet Lizbon gez gez bitmez araya bir yorgunluk kahvesi sıkıştıralım derseniz Portekizli ünlü şair Fernando Pessoa’nın zamanının büyük bölümünü geçirdiği Kafe Brazil’e buyrun lütfen :). Kafenin önünde ayrıca ünlü şairin heykeli de bulunmakta. Kafeye girmeden önce önünde bir resim de çekinebilirsiniz bu anları hatırlamak adına.
Belem Pastanesinde Belem Pastası
Lizbon’a gidince yapılması gerekenlerden biri de Belem pastalarının tadına bakmak. Belem pastanesi 1837’den beri bu özel tadı üretiyor. Milföy hamurunun çok benzeri bir hamur ve kendine özgü kreması ile hazırlanışı 2 günü alıyor. Belem pastasını bitirmek ise saniyelerinizi… 🙂
Ekstra: Fado Dinleyin
Portekizlilerin milli müziği olan Fado’nun hikayesine gelecek olursak 19. yüzyılda temel geçim kaynağı denizcilik olan Portekiz’de erkekler devamlı geçimlerini sağlayabilmek için denize açılırlarmış. Bazen ufuk çizgisine doğru yapılan bu yolculuklar uzun sürermiş ve kadınlar özlemlerini gidermek için sık sık deniz kenarına gidip gelip geçen gemileri izler, eşlerinin yollarını gözlerlermiş. Yıllarca süren bekleyişlerden sonra ise giden eşin dönmeyeceğine kanaat getirilince denize doğru ağıt yakarlarmış.
Zamanla bu durum yaygınlaşmış ve yakılan ağıtların hüznü ve isyanı tüm halkı sarmaya başlamış. Ve böylece Fado milli müzik haline gelmiş. Özlemleri, karşılıksız aşkları, aşklarını unutamayanları yani hayatı anlatan Fado, Fadista adı verilen kadın sanatçılar tarafından okunuyor ve iki telli Portekiz gitarlarıyla iki müzisyen de eşlik ediyor. Fadistalar yüz elli yıl önce ölmüş olan ilk Fado şarkıcısı Maria Severa’nın anısına omuzlarında bir şal taşıyorlar. Ayrıca her fadista üç şarkı söyleyip çekiliyor ve asla mikrofon kullanmıyorlar.
FADO‘NUN HİKAYESİ
Bu İçeriği Okuduğunuz için Önerdiğimiz İçerikler:
- Vizesiz Gidebileceğiniz Bir Avrupa Ülkesi: Ukrayna
- Lizbon: Kültür, Sanat, Tarih ve Mimari
- Roma Seyahatiniz Öncesi Bilmeniz Gerekenler
İlginizi Çekebilecek Faydalı Bağlantılar: