And dağları’nın zirvesine yerleştirilmiş, seneler boyunca hiçbir şekilde varlığı keşfedilmemiş, yüzyıllar boyunca depremlere karşı en ufak bir yıkım göstermeyen, mükemmel bir hesaplama ve işçilikle ağırlığı 100 tonu bulan taşların şekillendirilerek birleştirilmesi sonucu şaşırtıcı güzellikte bir şehrin oluşturulduğunu düşünün, bu şehir İnka medeniyetinin gizemli yanını ortaya sererek ‘nasıl yapıldığı’ sorularının cevapsız kaldığı bir yapıyı gözler önüne seriyor: Machu Picchu.
Şehrin tarihçesinden bahsedecek olursak eğer, şehir bugüne kadar muhteşem bir şekilde korunarak gelmiş olan bir İnka antik şehridir. 7 Temmuz 2007 tarihinde şehir Dünyanın Yeni Yedi Harikası’ndan biri olarak seçilmiştir. Peru’nun gözde yapıları arasında yerini alan bu şehir hiçbir yapıya zarar verilmeden büyük bir özenle korunuyor. Şehir bugüne kadar birçok turistin gözde yapısı olarak kabul ediliyor.
Şehir, İnkalı bir hükümdar olan Pachacutec Yupanqui tarafından 1450 yılları civarında inşa ettirilmiştir. Şehrin inşaası tamamlandıktan kısa süre önce ortaya çıkan çiçek hastalığı sebebiyle şehir terk edilmek zorunda kalınmıştır. Şehrin yapılarından bahsedecek olursak eğer, Machu Picchu şehri 200’den fazla merdiven sistemiyle birbirine bağlı olan taş yapılardan oluşur. Şehirde 3000 basamak bulunmaktadır ve bu basamaklar şuan bile gayet iyi durumdadır. Şehrin inşaasında kullanılan bu özel taşların 2430 m yüksekliğe taşınarak özel bir şekilde nasıl yerleştirildiği sorusunun cevabı ise hala gizemini korumaktadır. Bazı topluluğa göre bu taşların vadiden raylı halat sistemiyle zirveye taşındığı düşünülse de And dağları’nın 2430 m yüksekliği bu durum için maalesef biraz imkansız kılınıyor. Bu şehrin bir diğer gizemli sorusu ise şehrin hangi amaçla kurulmuş olduğudur. Günümüze gelmeyi başarmış bilimsel kanıt içerikli çok fazla ipucu bulunamadığından dolayı soruların cevapları sadece tahminlerle yürütülebiliyor.
Şehrin içerisinde 100’den fazla insan iskeletinin bulunduğu 50’nin üzerinde mezar keşfedilmiştir. Başlarda bunların büyük bir çoğunluğunun kadın olduğu sanılmış fakat sonraki incelemelerde eşit dağılım olduğu tespit edilmiştir. Bu keşfe istinaden Machu Picchu şehrinin İnkalar’ın yetiştirme ve disiplin yeri olduğu teorisi geliştirilmiştir. Bir başka gizem ise Bingham’ın 1912 ve 1913 yıllarında şehri ortaya çıkarmaya çalıştığıdır. 1915’te ise bu şehir ile ilgili araştırmaları öne çıkaran bir kitap yayınladı. İddialara göre şehir aslında 2 yıl öncesinden keşfedilmişti fakat şehrin altınlarının ABD’ye taşınması için Bingham’ın zaman kazanmak istediği iddia edildi. Yerlilerin bir diğer iddiası da köylülerin 1901 yılında bu şehri çoktan keşfettiği ve Bingham’ın keşfinin tesadüf olmadığıydı. Machu Picchu şehri birçok iddianın odak merkezi oldu ve bundan sonraki yıllarda da bu gizemli şehrin birçok iddianın odak noktası olmaya devam edeceğini söyleyebiliriz.
Machu Picchu şehri Güney Amerika’nın en çok turist çeken yerlerinden biri haline gelmiştir. Öyledir ki, şehrin çökme riskinden dolayı ziyaretçi sayısı 2000 kişi ile sınırlı tutulur. Şehrin And Dağları zirvesinde yer almasından dolayı birçok turist zaman zaman nefes darlığı çekse de gizemli şehir bazen turistlerin sağlık sorunlarını bile hiçe sayıyor.
Her geçen gün artan turist sayısıyla, Titicaca gölündeki yüzen adaları ve Amazon ormanları ile muhteşem bir manzarayı gözler önüne seren Peru’nun çekiciliği gün geçtikçe daha da fazla ön plana çıkıyor.
Kalabalıktan uzaklaşmak ve belki de medeniyetlerine verdikleri değeri yansıtan İnkaların kendilerine bir dağın zirvesine kurdukları bu görkemli şehir sizler için ne ifade ediyor? Gizemini koruyan ve sorulan tüm soruların cevaplarını sadece tahminlerle yürüten şehir belki de hiçbir zaman doğru cevapları bulamayacak olan gizemli bir şehir olarak kalacaktır.
Kim bilir, belki de ileride Machu Picchu şehri gibi yüzyıllardır varlığını koruyan ve keşfedilmeyi bekleyen daha birçok şehir ile karşılaşabiliriz.