İki aylık aranın ardından, platform üzerinde aktif yer aldığım bir konu beni tekrar bu tertemiz sayfayı doldurmam için sizlerin karşısına çıkardı. Evet yaklaşık iki aydır bir içerik üretmiyorum. Fakat üretmediğim gün kadar da her gün sayfaya giriş yapmaya çalıştım. Çoğu yazılarımda da şu an kullandığım dili kullanmaya çalıştım, hepimiz bir şekilde birbirimize dokunduğumuzu düşündüğüm için çünkü.
Platformda yazmaya başladığım sıralar, böyle dememe bakmayın yıllar yıllar öncesi değil tabiki. İçerik üreten yalnızca belli bir kitle hakimdi. Kimlerin ne yazdığını nasıl yazdığını tek bir başlıktan tanıyabiliyordunuz. Fakat şu an böyle bir durum tamamen ortadan kalktı. Oldukça kalabalığız ve herkes ucundan kıyısından ya tecrübe edindiği bir problemi anlatmaya ya da yeni umutlarla insanlara umut katmaya çalışıyor. Gördüğüm üç yazıdan birinde de tasdik kelimelerinin ağırlıklı olduğu yorumlara denk geliyorum.
Her bir kelimelerinizde kendimden bir parça görmüyor değilim zaman zaman. Şikayet ettiğiniz bir problemi anlatırken kullandığınız dikkat çeken üsluplar, yersiz ya da eksik kullandığınız noktalama işaretleri bile rahatsız etmiyor artık. Çünkü yaşayacak anılarımız var, anlatılacak geçmişlerimiz ve geleceklerimiz. O yazıları yazarken ki heyecan ve hisleriniz dokunmalı en manalı olan. Sanırım pek hakim olamasam da felsefe dilinde maddeye değil töze odaklanalım demek istiyorum.
Düşüncelerimi tam olarak anlattığımı hissederek kıymetli vaktinizi nice yazılara ve okumalara ayırmaya devam etmenizi temenni ederek sona doğru yaklaşmak istiyorum. Yaşadıklarımızı, yaşayacaklarımızı paylaşıyor olmak bana çok büyük mutluluk veriyor.
Birbirimize anlatacaklarımızın bitmemesi dileği ile. Sağlıkla ve sizi yansıtan cümleler ile kalın 🙂