Yazamadım, uzun zamandır nedense duraksadım. Herkes de de öyle mi oluyor acaba? Bazen kalemi elimden hiç bırakmıyorum, sonra bir süre alamıyorum. Alamayınca da kendimi çok ama çok suçlu hissediyorum.
Aslında bu evde karantina dönemini çok daha fazla yazarak geçireceğimi sanıyordum. Her gün ilham perim omzumda olacak, ben sayfalarca karantina günlükleri yazacağım sanıyordum. Yooo hiçte öyle olmadı. Bir kere evden çalışmak, telefonlarla, konferanslarla toplantılar yapmak hiç kolay değilmiş. İnsan işyerinde ki masasını bile özlüyormuş. İki laf etmeyi, çok yoğun çalışsa da bir kahveye kaçmayı istiyormuş. Biz güya iş hayatımızı aynen devam ettiriyor ve görüntülü kahve sohbetleri yapıyoruz ama yüz yüze olmanın tadı yok ki! Yok sesin geç gidiyor, duyulmuyor, mimiklerin anlaşılmıyor…
Bu yeni düzeni sevemedim ben! Evde oturmakla ilgili bir sıkıntı yok ama hayat normale dönerse bir gün ki hiç sanmıyorum, eskisi gibi olmayacak hiç bir şey. Herkes daha bencil olacak, söylendiği gibi analara babalara düşkünlük artmayacak çünkü mesafeler giriyor araya, canını göremiyorsun, telefonla ne kadar idare edilebilir ki?
Bence tüm bu kendini tedavi etmeye çalışma durumları da yeterli gelmeyecek bir zaman sonra insana. Zaten ben evde değilken, kendime çok daha fazla zaman ayırabiliyordum. Şimdi ise pişir, yıka, koy, kaldır, temizle, bütün bunları yaparken etrafına motivasyon dağıtmaya çalış, herkese ayrı huzur vermeye çalış.
İçimde garip duygular, bence de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak…Diyorlar ya, ailemizin, elimizdekilerin, yapabildiklerimizin kıymetini anladık, evet anladık doğru ama aynı zamanda yalnızlaştık. Yapayalnız kaldık, bence bencilleştik. Herkes önce kendini düşünür oldu. Normal olarak! Evlere kapandık. Bence bunda bir sıkıntı yok ama evimiz olduğu için sıkıntı yok. Ya olmasaydı. Bazılarımız işsiz kaldı. Kredi borçlarını ödeyemeyecek olanlar var! Geliri kalmayanlar var… Korkunç bir hal aldı dünya… korkuyorum, içimdeki bu kötü duyguları atamıyorum. Halbuki hep iyi tarafından bakarım olaylara. Olmuyor bu sefer…. Aldığım kararları uygulayamıyorum. Pes etmişlik, koy vermişlik içindeyim. Kendime de yakıştıramıyorum bu durumu ama düzelemiyorum. İki dakika iyiysem, sonraki dakika bir huzursuzluk kaplıyor içimi.
Dua ediyorum, meditasyon yapıyorum. Piyano çalışıyorum, aklımı boşaltmaya uğraşıyorum, halen çok şükür işimi yapmaya devam ediyorum, şükrediyorum. Çıkacağım elbet bu karanlıktan, onunda zamanı gelecek. Bak bu gün güneş var. Rüzgar olsa da, ısıtıyor insanın içini. Kurtulacağız inanıyorum! Daha doğrusu inanmak istiyorum.