Kapasak gözlerimizi. Biraz düşünsek şimdiyi. Hayatın nasıl aktığını, Nasıl işlediğini…
Evinin önünde, değişik miyav sesleri çıkartan. Seni görünce hızla üzerine atlayan ya da sana sürtünen bir kedin olduğunu düşün. Bu yavru bir kedi, üstelik çok tatlı. Diyeceğim de zaten bütün yavru kediler çok tatlı oluyo genelde. Herneyse. İşte o kedinin seninle etkileşime geçmesi, çok hoş bir duygu değil mi ? Birde düşün o kedinin vahşi bir hayvan olduğunu. Kediye vahşi demekte biraz komik ama olsun. Birde onun gözünden baktığında aslında hiç o kadar tatlı bir hayvan olduğunu düşünmezsin herhalde. Onun gözlerinden hayat nasıldır acaba ? Seni ne olarak görüyor ? Sana ne kadar bağlı ?
Ama şundan eminimki sevgiyle bağlanan canlılar. Yani en azından ” Sana bağlandım “diyen canlılardan daha da bağlılar. Evet kedinin gözünden belki farklıyız. Bizi ne olarak görüyor hep merak ettiğim birşeydir. Tamam biz sahibiyiz. Ona yemeğini veriyor, suyunu veriyor, yeri gelince kucağımızda, yeri gelincede ayağımızın dibinde uyumasına izin veriyoruz. Ama bizim gözümüzden bakarsak böyle. Öyle değil mi ? Şimdi biz sahipleniyoruz ve bizi sahibi olarak görüyor diye düşünüyoruz. Ancak kedinin gözünde biz ne olduğumuzu bilmiyoruz.
Ayrıca dürüst olmak gerekirse bana bazen korkutucu geliyorlar. Evet sevimliler ama nedense bazen ürperiyorum.)