Yaşlandıkça Çirkinleşiyor Muyuz?

Yaşlandıkça Çirkinleşiyor Muyuz?

İnsan bedeni diğer tüm canlıların bedenlerinde olduğu gibi zamana karşı dirençsizdir. Geçen zaman bizim daha yorgun, daha güçsüz ve daha yaşlı bir versiyonumuza evrilmemize neden olur. Derimiz kurur ve esnekliğini kaybeder. Saçlarımız eskisi kadar hızlı uzamaz ve beyaz tellerin arasındaki renkli teller artık genç ve kuvvetli olduğunuz günlere dair birer hatırlatmadan ötesi değildir. Bir bitki nasıl belirli bir ömre sahipse ve sonrasında ölüyorsa insan bedeni de birebir reaksiyonlar gösterir. Yaşlandıkça çirkinleşiriz ama önemli olan bu reaksiyonları doğru şekilde okumak ve anlamlandırmaktır. 

İç organlarımız zaman içinde yeteneklerini kaybederler. Yaşanmış uzun bir ömrün getirdiği yorgunlukla işlerini bırakmaları oldukça yüksek bir ihtimaldir. Yaralarınız eskisi kadar kolay iyileşmez. Çünkü vücudun kendini onardıktan sonrası için bir hedefi kalmamıştır. Yaşlandıkça yavaş yavaş doğal insani döngüden de sıyrılırız. Üreme yetimizi veya cinsel arzumuzu kaybetmeye başlamamız da bu sıyrılma halinin bir emaresidir.

Peki zaman hepimiz için aynı hızda mı geçer? Herkes zamanın etkilerinden aynı şekilde nasibini alır mı? Yoksa bazılarımız zamanla savaşabilir mi?

Yaşlandıkça Çirkinleşmek

Elbette yaşlılık çirkinlikle eş değer değil. Bu ucuz ve kırıcı bir söylemden ibaret. Yaşlandıkça insani bazı döngülerden çıkmaya başladığımızı söylemiştik. Zamanın getirdiği daha az çekici olma hali, evrenin bizi işte bu döngüden yavaş yavaş da olsa soyutlama çabasıdır. Bizi döngüden uzaklaştırır ki süreç daha sağlıklı bir şekilde ilerlesin. Bu ne demektir? Her zaman olmasa da, çoğunlukla genç olmak daha sağlıklı ve kuvvetli olmak anlamına gelir. Bu durumdan ötürü bu yoğun hayat akışı daha genç olan jenerasyonun üzerine tutunmayı tercih eder.

Aynı zamanda yaşlanmak bedenimizde bazı reaksiyonların meydana gelmesine sebep olmaktadır. Bu reaksiyonlar da dünya toplumun geneli tarafından itici bulunan bazı sonuçları beraberinde getirir. Tekrar tekrar üzerine basmak gerekirse bu sonuçların hiçbiri insan kendini çirkin veya yetersiz hissetmediği sürece, bu kapıya çıkmaz. Yaratılan bu algı tamamen içinde yaşadığımız dünya toplumunun direttiği görüşleri benimsememizden ileri gelir. Sarkan göğüsler, kırışmış bir cilt, beyazlamış saçlar… Dünyanın doğal akışında, hayatı yaşamakta olduğunuzun tatlı birer nişanesidir. Toplum daima aksini söylese de…

Yaşlanmamın Getirdiği Bu Etkilerden Kaçmak Mümkün mü?

Soruyu biraz daha değiştirip başka şekillerde soracak olursak: Yeterince paramız varsa zamanın elinden kendimizi çekip alabilir miyiz?  Döngüden çıkma tarihimizi biraz daha ileriye atabilir miyiz? Bedenimizi, zamanla gerçekleştirdikleri müsabakada biraz daha kuvvetli hamleler yapması için eğitebilir miyiz? Elbette! Hayatımızın sonlanmasından kaçmak bildiğimiz kadarıyla henüz mümkün değil. Ama söz konusu insanlar olduğunda hiçbir şey hakkında kesin konuşamıyoruz. Fakat bunun dışında, elinizde yeterince maddi kaynak varsa insanları zamanla hiç karşılaşmadığınıza ikna edebilirsiniz.

Estetik ameliyatlar, düzenli cilt ve saç bakımları, oldukça sağlıklı bir beslenme düzeni… Ama bunlardan daha da önemlisi, sinirden ve stresten uzak durmak. Kendine ayıracak yeterli vaktinin olması. Geçinme ve hayatta kalma sorunu sebebiyle ruhunu ve fiziksel gücünü satmıyor olmak… Ve bunlar gibi daha pek çok dinamik, insanın psikolojik ve fiziksel olarak zamanın yıpratıcı etkilerinden kaçmasını sağlar. Bu etkilerden kaçtığınız sürece de döngünün içinde kalmaya devam edersiniz.

Yaşlanmanın getirdiği ve dünya toplumlarınca çirkinleşme olarak kabul edilen etkilerden kaçmak elbette mümkündür. Yani ne yazık ki söz konusu bu etkiler çoğunlukla parası ve zamanı olmadığı için bu savaşa giremeyen insanların sorunudur. Parası olan insanların çoğunlukla yaşlarını kestiremiyor oluşumuz da belki bundandır.

Ne olursa olsun unutmayın: Yaşlanmak ve yaşlanmanın etkileri bedenimizin faniliğini onurlandıran göstergelerdir. Siz kendinizi güzel, mutlu ve huzurlu hissettiğiniz sürece canlısınız. Zamanla savaşınız, başkalarının çirkin anlayışına uymadığınızı göstermek için değil öz saygınız için olsun!

İdil Ceren Yılmaz
Gezegendeki yolculuğunun 24'üncü yılında. Atmosferde başıboş gezen hikayeleri yakalayıp insanlara anlatmak en büyük tutkusu.
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Stonehenge Gizemini Açıklayan 3 İlginç Teori
Stonehenge Gizemini Açıklayan 3 İlginç Teori

Stonehenge Gizemini Açıklayan 3 İlginç Teori

Sonraki
Türk Geleneksel Mutfağı

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.