Endonezya’nın batısında bulunan Tara Toraja bölgesinde dünyanın en tuhaf törenlerinden biri gerçekleşiyor.
Toplam Toraja halkının nüfusu 1 milyondan fazla. İçlerinden yaklaşık 450 bini bu bölgede yaşıyor. Burada yaşanan dinler Hristiyanlık ve Müslümanlık. Gelelim bu tuhaf ritüele. Ritüelin adı Ma’rene. Bu ritüelde her yıl mezarlarından çıkarılan ölüler coşkulu bir törenle karşılanıyor. Ölü yakınları, cesetlere renkli kıyafetler giydiriyor, çeşitli takılar takıyor, varsa saçlarını tarıyor ve temizlik yapıyorlar. Daha sonra da onları çevrede bir tur gezdirip tekrar mezarlığa geldiklerinde dualar eşliğinde toprağa gömüyorlar.
Cesetler nasıl çürümüyor diye düşünüyorsanız, kimyasal bir sıvı kullanılıyor. Bu sıvı ile ceset düzenli olarak temizleniyor. Ardından tekrar gömülüyor.
Bu hüzünlü bir ritüel değil. Aksine oldukça coşkulu ve eğlenceli bir ritüel. Cesetler çıkarılıp başlarında ağlanmıyor. Sanki hiç ölmemişçesine sohbetler ediliyor, yemekler ikram ediliyor, şarkılar söyleniyor. Halk, ölümün bir ayrılış olmadığını, hala onları(cesetleri) yaşamlarının merkezine koyduklarını söylüyor.
Genç, çocuk, yaşlı fark etmiyor. Bu törene herkes katılıyor. Buradaki temel amacın, ölmüşleri onurlandırmak, onlarla hasret gidermek, unutulmadıklarını göstermek, ve en önemlisi de onları yeni nesillere tanıştırmak. Örneğin torununu hiç görememiş bir babaanneyle, doğum yaparken hayatını kaybetmiş bir anneyle.
Bu töreni anlamak oldukça güç. Hatta kimileri bu törene karşı, bunun ölü bedenlere ve ruhlarına saygısızlık olduğunu düşünüyor, kimi tamamen saçma ve anlamsız olduğunu düşünüyor. Bense elimden geldiğince empati kurmaya çalıştım ve burada en çok kabullenememe sorununu gördüm. Buradaki insanlar ölümü kabullenmiyor. Halbuki hepsi ahiret inancı olan insanlar. Fakat hiçbiri ölümü bir ayrılış olarak göremiyor. Aslında ritüellerin, adetlerin, daha doğrusu kültürlerin doğrusu ya da yanlışı olmamalı. Bu tarz şeylerde bir anlam ya da bir neden aranmamalı. Onlar acılarını bu şekilde hafifletmenin bir yolunu bulmuşlar belki de. Siz ne düşünüyorsunuz ?
Kaynakça: Onedio, Yenişafak, Atlas Dergisi, Sözcü