Yaz ışıltısının habercileridir Haziran, Temmuz, Ağustos… Rengarenk ışıkların huzurla doldurduğu, eşsiz müziklerin sakinleştiriciliğiyle enerji tazeleyen aylar vardır: Yaz ayları. Doğduğum aydır benim yaz ayım. Gündüz güneşin gökyüzünde eşsiz parıldayışı ile gece gökte asılı kalan beyaz incinin -Ay- gözlerde izlerini sürdürüşü, yıldızların yolumuzu çizip aydınlatışının huzuru vardır yaz aylarında. Yaz ayları, umutların başlangıcı, hayallerin zihinlerde süzülmü ışıltısıdır.
Yaz ayları, yeni başlanan bir romanın merakı ile heyecanının karışımını doldurur bazen zihinlere, bazen de şiirlerde dizeler arasında kayboluşun resminin bir göstergesidir. Bazen bir tablonun renkleri ile dans edişi vardır insan yüreğinde, bazen de bir müziğin yükselip alçalmasındaki o eşsiz enerjinin seslerini kazır kalbin duvarlarına. Bu sesler hangi fırça darbesinin vuruşlarıydı? Gözler önüne serilen bu görüntü hangi manzaranın resmini çizerdi zihnin duvarlarına?
Yaz ışıltısı işte böyle dokunur kalp ile zihnin huzurlu yankısına. Bu yankı hüznün yok saydığı mutluluğun var ettiği bir yankıdır.
“Bir yazı anlamak
Zordur ve anlamlıdır.
Bana kalırsa
En saygın işidir bu kişinin.
Çünkü güneş ve kalın mavi
İnsana hiçbir şey hatırlatmaz
Öyle ki toparlar hayatın kalbini
Ve o zaman
Çökelir yaz
Tutarak kendi kalbini
Umutlar sarıya bırakır kendini
Gül uzar, karanfil kokar.”
-Turgut UYAR
Hisler vardır tarifini imkansızlığıyla sınırlayan. Binlerce duyguyu peşinden sürükler insan. Bazen aşkın huzurlu yansımasını arar kendi içinde, bazen arkadaşlığın samimiyet ve enerji doluluğunu görmek ister hislerinde, bazen de hüznün yakıp yıktığı, hayallerinin hayal kırıklıklarının esirine yenik düştüğü anlarda kayboluşu vardır insanın. Bu kayboluş yeni bir doğuşun göstergesidir aslında. Ne demişlerdi, “Her son yeni bir başlangıca açılır.” Sonlar her zaman başlangıçların bir resmidir. Yaz ışıltısı da tıpkı bu başlangıçlar gibidir aslında. Bir sonun yeni bir başlagıcı… Bir başlangıcın sonsuzluğa adım adım uzanışı…
Yaz ışıltısı her ne kadar sürekli mutluluğa kucak açmayıp hüzünlerin de barınağıysa zihinlerde dönüp durduğu anlamlar da hep farklılığa kucak açar. Bir düşünce geçip gitmez zihinden çabucak. Yorulur ve dinlenmek ister. Varlığını belirtmek, yokluğu sınırlamak ister kendince. Bir his hemen kalbin kollarına bırakmaz kendini. Önce zihnin esiri olur, yolunu belirler sonra kendini kalpte bulmak ister.
Bu döngü yaz aylarının insan zihni ile kalbinin karmaşıklığı içerisinde akıp gider. Yaz ayları bu karmaşıklığın düğümlü çizgileridir. Bu düğümler ise zihnin ve kalbin üzerinden geçip gitmektedir.
“Sen zambaklar kadar beyaz
Ve ürkek bir düşüncede,
Sanki mehtaplı gecede,
Hülyan, eşiği aşılmaz
Bir saray olmuştu bize;
Hapsolmuş gibiydim bense,
Biz çözülmez bilmecede.
Ne güzel geçti bütün yaz,
Geceler küçük bahçede.”
-Ahmet Hamdi TANPINAR