Yaşam amacımız neydi? Bizi bu kadar yaşattıran neydi? Bir şeyleri başarma azmi mi yoksa aldığımız zevk mi?
Yaşam amacımız 3’e ayrılır. Dinsel, Bilimsel ve ruhsal. Evet az önce uydurdum. Ben böyle olduğuna inandığım için böyle yazdım. Sizin fikrinizi bilemem tabi ki de. Dinsel açıdan bakarsak Allah’a olan kulluk görevimiz diyebiliriz. Bilimsel açıdan bakarsak büyüme, gelişme ve üreme deriz. Peki ya Ruhsal açıda ki fikir ne? Hiç düşündünüz mü bunu daha önce? Durun! Yazımı okumadan kendinize 10 dakika ayırın ve düşünün.
Sevgi, Aşk, mutluluk, hüzün, dert, güzellik, çirkinlik, sevinç, çoşku, arzu, zevk. Bunlar soyut olan yani Ruhsal bölüme giren kısım. Ruhsal açıdaki yaşama amacımız bunlardır. Bunları hissedemeyen bir insan nasıl yaşayabilir? Evet kötü yanları da var.
Mesela dert; ‘Bende ki dert neden bitmiyor’ diye düşünebilirsin ama aynı zaman da ne kadar mutlu olduğunu da düşün. Seni nelerin mutlu ettiğine dön bir bak.
Mesela Çirkinlik; ‘Neden bu kadar çirkinim’ diye bilirsin kendine. Ama sen sadece aynadaki yansımanı görüyorsun. Mutlu olduğunda gözlerinde ki ışığı değil, sevdiğin işi yaparken ki odaklanmanı değil, gülerken ki masumluğunu değil, ağlarken ki o tatlı kızaran burnunu değil, canın yanarken ki kaşlarının aldığı şekli değil, müzik dinlerken ki uzağa dalışını değil. Sen sadece aynada ki o görüntüyü görüyorsun. Biraz olsun şu at gözlüklerinizi çıkarın ve etrafınıza bakın. Sizi siz olduğunuz için seven insanlara bakın!
Ruhsal olarak yaşam amacımız bunlar. Senin ruhsal olarak çökmen bir şeylerin bittiğini değil bir şeylerin başlayacağını gösterir. Ruhsal olarak yıkılman bir şeylerin sonlandığını değil bir şeylerin yapım aşamasına girdiğini gösterir.
Papatyalar koparıldığı zaman güzel kokmaya başlarlarmış biliyor musunuz? Yani kokmanız için kopmanız, başlamak için bitmeniz, bir şeyleri yoluna sokmanız için yoldan çıkmanız gerekir.