Başlangıçta hayat bize her ne kadar cazip bir yolculuk yapıyormuşuz gibi görünse de, sağınızda ve solunuzda bizi denemek için, sarp kayalıklar düzlükler yokuşlar hızlı inişlerle düşüşlerle bitmez tükenmez eforla karşılayan hayatın, dikenli çalılarla dolu olması, çalıların bedenimizi parçalayarak kanatması sonucunda, yoldaki çalıların insan bedenini acıtmaması için kaldırılması gerektiğini söyleyen hayatı dinleyerek anlayarak, hayatın bizim istediğimiz gibi yaşanılması değil, hayatın anlattığı söylediği gibi yoları aşarak, yoldaki kaya ve taşları çalıları temizleyerek yaşanılması gerektiğini anlıyoruz.
Kızgın güneşin altında, güçlü akıntıya karşı giden bu hayat gemisinde yol alırken, insanları rahata erdirmek için çabalamadan geçen her gün, sıkıcıdır can yakıcıdır. Böylesi engelleyici olan şeyleri göz ardı etmemek gerekir, gerekeni yap diyen hayatı dinlemek gerekir. Bu şekilde yol alınca insanların neşesi sana, bu hayat gemisinde hiç durmayan müzik sesi gibi hoş gelecektir.
Görürsün karşıda gelen bir güzel genç kızı salınarak sana doğru geliyordur, sen kalbin yerinden çıkacakmış gibi sevinçle ona.
Al kalan ömrümü senin olsun
Sen yeter ki gül gülüşün gül koksun
Seni üzmek aklımdan geçmez haberin olsun
Bir gülümsersen eğer gülüşün cennetim olsun
İster bunu yap rahata er, istersen yapma sıkıntılar içinde mutsuz tek başına yaşa, seçim senindir, hayat senindir. Nasıl ne şekilde yaşayacağına sen karar verirsin, vesselam.
Mehmet Aluç