Ah kadınım
Dar ağacı kurulmuş gönlüne
Ölümümü mühürlediģin kelimeler , kalbime bir ok gibi saplanıyor
Ah sevgilim
Sen ki bana İstanbul gibi bakan
Gidersen depremler olur gönlümde, şiddetine dayanamam
Gidersen Galata virane olur , kavuşamaz Mecnun Leylasina
Gözlerin diyor şair ,
Bütün şiirlerde sadece sana ait olan gözlerin
Bana dört mevsim gibi bakıyor, dört mevsimi de kış gibi
Ölüyorum güzelim
Üzerime atılan toprak senin ellerinden olsun
O toprakla öyle sarki bedenimi
Havva’nın yediği elma şükrüm olsun.
Uyanmanın günah olduğu kısmına geçtim. Çünkü sadece rüyalarımda varsın, sadece rüyalarımda gülüyorsun. En acı kısmı ne biliyor musun? Gözlerime sadece o zaman bakıyorsun. Gerçeklere geçtiğim bölümü sevmiyorum, sanki o hayat bana ait değilmiş gibi geliyor.Davetsiz misafir çocuğu gibi ite kakıl dolaşıyorum sokaklarda. Rüyasından artık uyanmak isteyen bir kelebek gibi..
Rüştü Onur’un şiirinde dediği gibi “Tanrım açamadık içimizi artık buluşmamız mahşere kaldı.” Gerçekten açamadık sevgilim. Biz bütün güzel kelimeleri kendimize sakladık. Aşkın savaşı içinde kaldık,bağırdık, çiçekler ekeceğimiz yerleri hep kapattık.
Artık seni gönlümün iskelesine bağladım. Son kez sarıldım,öleceğimi sandım olmadı. Uzaklara doğru adımlarımı hızlandırdım.. Biliyorum sen bendesin ama bu düşüncelerime engel değil çünkü düşüncelerimi seninle birlikte savuracağım rüzgara. Bir gün öğreneceğim unutmayı sadece bir his olarak kalacaksın içimde. Buruk bir hüzünle bakacağım denize. Rüzgarla gelecek kokun, bir damla göz yaşı olacak ve sen artık mahşere kalacaksın…