Yalnız olmak bir eylem değil aslında hissedilen bir şey. Bu hissi kötü veya iyi mi algılıyoruz önemli olan bu. Bazısı yalnızlığı sever .Bazısı nefret eder ve onun için bu çekilmezdir.
Önce yalnızlığı sevmeyenden başlayalım. O kişi yalnız hissettiği her anda kendini karamsarlığa sürükler. Tek başına bir şeyler yapmaktan kaçar ,bir sosyal aktivitede bulunmak için (ev veya dışarıda fark etmez) yanında illa birisi olması gerektiğini düşünür. Telefonu o gün hiç çalmadığında veya beklediği mesaj anında gelmediğinde kimsenin onu sevmediğini , değer görmediğini düşünür hemen. Mutlu olmak için bir sebep arar,durur. Bulamadıkça da daha çok karamsarlığa düşer. Sonra da kendini bir boşlukta bulur, bir türlü çıkamayacağını düşünür oradan.
Peki seven nasıl sever ? O kişi bu duyguyu aşmış, kendiyle de mutlu olabilmeyi başarabilen kişidir. Kendisi için iyi şeyler yapabilen ,kendine değer veren ,mutlu olmayı kişi veya kişilere ya da bir sebebe bağlamayan insandır o. Tabi ki hepimizin bazen bir aile,dost sıcaklığına ,bir sosyal çevreye ihtiyacı var. Hayatımızda olan ,hayatımıza girecek ve çıkacak herkesin bize kattığı bir şeyler var. Yoksa bu bahsettiğim sevilen yalnızlık hayatta sadece tek başına kalmak değil asla. Tek başına kaldığında yalnız olmayı berbat bir şey gibi görmeyen , tek başına kalmayı kendine zaman ayırmak için bir fırsat gören ve bunu aşmış kişidir. .
Ayrıca etrafında yüzlerce insan bile olsa kalabalıklar içinde bile yalnız hissetmek duygusu bazen hepimizin başına gelmiştir belki. O yüzden başında da söylediğim gibi bu tamamen hissedilen bir şey. Etrafında kimler veya kaç kişi olduğu,telefonunun kaç kere çaldığı önemli değil .Senin nasıl hissettiğin ve yalnızlık olgusunu nasıl adlandırdığın önemli. Emin olun bunu aşabildiğiniz zaman daha çok güçlendiğinizi ve özgüveninizin ne kadar arttığını göreceksiniz.