Yalnız Kurt dizisini izliyorum.
Cihan Ünal’ı izlerken “bu saate kadar neredeydin be adam”
demekten kendimi alamıyorum.
Tecrübeli, kadife ses muazzam..
Diziyle ilgili tespitlerim şunlar:
1. Konu çok yavaş gidiyor. Devamlı geçmiş anlatılıyor.
Sanki geçmişten bir an önce kurtulalım diyen bir senaryo ekibi var.
Malum olarak geçmişin cazibesi de kalmıyor.
2. Dövüş kulübü ne kadar hijyen bir mekan değil mi?
3. Nerede kavga sahneleri?
4. Hani bahis oynayan insanların heyecanı?
5. Bu heyecanın esnasında keyif yapan insanların tükettiği içecekler, yiyecekler yok mu?
Etrafa da saçılmıyor.
6. Günlük hayatta görünce korkacağımız yan karakterler nerede?
7. Yani mekanın günlük yaşamını göremiyoruz.
8. Kumandan, duvarda asılı resimler ve iplerle bağlantılar oluşturmuş.
Çok güzel.. Maalesef yeni resim asma, ölen kişinin üzerini çizme gibi pano da oynama yok.
Gizemli mahzen ve kumandanın durumu kuru yavan kalıyor.
9. The Servant dizisinde zaman tünelinde geçişler oluyor.
Tarihler arasında sert geçişler ve geçtiği zamanı hissettiren değişmeleri çok iyi yansıtmışlardı.
Yalnız kurt dizisinde bunlar tam yapılmıyor.
Huzur veren anlar
-
Çaydanlığın buharını izlemek
-
Tekne fotoğraflarına bakmak,
-
Akvaryumda gezen balıklar
-
Ney sesi
-
Mangalda pişen et sesi
-
Yağmur/fırtına sesi
Beylikdüzü Mart 8, 2022