Ya Osmanlı Olmasaydı: Germiyanoğullarının Entrikalarla Dolu Öyküsü

Ya Osmanlı Olmasaydı: Germiyanoğullarının Entrikalarla Dolu Öyküsü

Germiyanoğulları Beyliği tarihi, çeyiz olarak Osmanlı İmparatorluğu’na verilmesinden tutun da 1402 Ankara Savaşı’nda Aksak Timur’un saflarında yer alıp Osmanlı’ya karşı savaşmasına kadar entrikalarla ve enteresan hikayelerle doludur.

Osmanlı İmparatorluğu bu denli güçlü olmasaydı belki de 624 yıl hüküm sürecek güce Germiyanoğulları Beyliği ulaşacaktı. Çünkü 1. Yakup Bey zamanında (Germiyanlı Kerimüddin Alişir Oğlu 1. Yakup Bey) Aydınoğulları Beyliği, Saruhanoğulları Beyliği ve Menteşeoğulları Beyliği Germiyanoğulları Beyliği’ne bağlıydı. Yani Germiyanoğulları Beyliği’nin toprakları Aydın’dan İzmir’e, Antalya’ya Isparta’ya ve Sakarya’ya kadar uzanıyordu. Savaş zamanında 200.000 piyade ve atlı askere ulaşabilen Germiyanoğulları Beyliği, 1. Yakup döneminde Bizans’ı da vergiye bağlamıştı. Bu dönemde Bizans, yıllık 100.000 dinar vergiyi çeşitli hediyelerle birlikte Germiyanoğlu Beyliği’ne göndermiştir.

Galiçya Cephesinde 2 Türk – Gerçek Bir Hayat Hikayesi adlı yazıyı okumak için tıklayın.

Germiyanoğulları Beyliği’nin İlk Zamanları

Germiyanoğulları, ismini Germiyan aşiretinden alır. Bu aşiretse Germiyan ismini sonradan almıştır. Germ gelimesi Farsçada sıcak manasına gelir. Mecazi olarak itibar, şiddet anlamlarını da ifade eder. Germiyan kelimesi Urfalı Mateos Vekayinamesinde iki defa geçmektedir. Buna göre Malatya’nın bir bölgesinin ismi Germiyan’dır.

Başkumandan Sempat kronolojisinde de Malatya’nın bir bölgesine Germiyan isminin verildiği yazılıdır. Ermenice bu kaynaklardan yola çıkarak, bu aşiretin Malatya civarlarında bir süre kaldıklarından dolayı Germiyan ismini aldıkları kuvvetle muhtemeldir.İlber Ortaylı’nın da hakkında “Claude Cahen olmasaydı Osmanlı öncesi Anadolu hakkında hiçbir şey bilemezdik” dediği Claude Cahen; “Germiyanoğullarının menşeinin Türk-Kürt karışımı olduğu kanaatini” çeşitli yerlerde ifade etmektedir. İbn Battuta ise Seyahatnamesinde Germiyanlıları yol kesici asiler olarak tanımlayıp, onların Yezid Bin Muaviye soyundan geldiğini söylemiştir.

İlk defa tarihi kayıtlara geçmeleri Anadolu Selçukluları devrinde Baba İshak’a karşı yapılan savaşta gerçekleşmiştir. Bu kayıtlara göre kesin olarak biliyoruz ki 1239 yılında Malatya civarında olan Germiyanoğulları, 1277 yılı Cimri Olayı sırasında Kütahya civarındaydı. Bu aradaki 38 senede göç ettikleri kesindir.Beyliğin kurucusu 1. Yakup Bey’dir. Yakup Bey’in babasının Alişir Bey olduğu Ankara Kızıl Bey Camii kitabesinden anlaşılmaktadır. 1. Yakup Bey devri Germiyanoğulları Beyliği’nin en görkemli zamanlarıdır. XIV. yüzyılın başlarında kuzey komşuları Osmanlılar hariç bütün batı beylikleri Germiyanoğulları Beyliği’ne tabi durumdaydı. İlk zamanlarında Osmanlılardan çok daha kuvvetli bir beylik olan ve Batı Anadolu’da siyasi istikrarı sağlayan Germiyanoğulları Beyliği, zamanla bu kuvvetini kaybetmiştir.

1. Yakup Bey Devri (1300-1340)

1. Yakup Bey Devri Germiyanoğulları Beyliği’nin en görkemli zamanına rastlamaktadır. Şihabüddin İbn Fadlullah el-Umeri, kitabında Germiyanoğulları Beyliği’nden uzun uzun bahseder. Kitabında Anadolu’daki Türkler hakkında genel bilgiler verdikten sonra ilk faslını Germiyanoğulları Beyliği’ne ayırmıştır. Fi memleketi Germiyan başlığı altında; Germiyan hükümdarının Türk meliklerinin en büyüğü olduğunu, hepsinin memleketlerine hükmettiğini, hükümet merkezinin Kütahya olduğunu bildirmiştir. Bu şehrin muazzam bir kalesi olduğunu, her tarafının bol mahsul veren köylerle ve mezralarla dolu olduğunu, hatta 700 şehir ve pek çok kaleye sahip olduğunu söylemektedir.

Kaynaklara göre, Germiyanoğulları Beyliği’ne tabi olan Aydın, Menteşe ve Saruhan kuvvetleri ile birlikte 200.000 kişilik orduya ulaşan Germiyanoğulları Beyliği’nin sadece kendisine ait öz ordusu 40.000 kişi civarındadır. Bu askerlerin kırmızı atlaslı, ziynetli elbiselerinin bulunduğu, bazı kıymetli eşya ve binek hayvanlarına sahip oldukları öğrenilmektedir. Hatta Anadolu’daki en meşhur atların Germiyanoğlu atları olduğu görülmektedir.Mesalikü’l-ebsar I. Yakup Bey zamanında Bizans’tan her yıl 100.000 dinar ve bazı kıymetli eşyaların hediye olarak geldiğini kaydetmiştir. Bu da Yakup Bey zamanında Germiyanoğlu Beyliği’nin kuvvetine güzel bir örnektir. I. Yakup Bey’in; emirlerinin, vezirlerinin, kadılarının, hazinelerinin, konaklarının olduğu bilinmektedir.

I. Yakup Bey zamanında Bizans ile çok çetin mücadeleler gerçekleşmiştir. 1. Yakup Bey, Menderes Nehri yakınlarındaki Tripolis şehrini alıp Alaşehir’i kuşatmaya başlamıştır. Bu kuşatmada Sasa Bey ve Aydınoğulları da kuvvetleriyle birlikte hazır beklemişlerdir. Bu kuşatma karşısında Bizans imparatoru IX. Mihael, küçük asyada kalan son arazi parçalarını kaybetmemek için yabancı, paralı Katalan kuvvetlerini desteğe çağırmıştır. Alaşehir’i ele geçiren Yakup Bey ise, Katalanların geldiğini öğrenince hem şehrin içindekilerle hem de şehrin dışındakilerle savaşıp kapana kısılmak yerine Alaşehir’i terketmek iştemiştir. Ancak Alaşehir’den ayrılır ayrılmaz Katalan kuvvetleriyle karşılaşmıştır.

Şiddetli geçen savaşla ilgili Bizans kaynakları Germiyanlılardan bahsederken “Asya’nın en sağlam ve kahraman insanlarını yetiştiren memleketten gelen” tabirini kullanmıştır. Yine aynı kaynak Germiyanoğulları Beyliği’nin ordusunun 8.000 süvari ve 12.000 piyadeden oluştuğunu yazmıştır. 1304 yılında meydana gelen bu savaşta daha az sayıda savaşçısı olmasına rağmen daha disiplinli ve savaş tecrübesine sahip Katalan ordusu Germiyanoğlu Beyliği’ni bozguna uğratmıştır. Toplamda 20.000 Germiyan askerinden pek çoğunun öldüğü kayıtlara geçmiştir. Bu tarihte Alaşehir alınamamış olsa da, 1314 yılında (10 yıl sonra) zaptedilmiş ve haraca bağlanmıştır.

O yıllarda Germiyanoğulları Beyliği ile Osmanlılar Anadolu’nun lideri olma çabasında rekabet içindeydiler. Batı Anadolu’nun tamamını himayesinde bulunduran Germiyanlılar, Bizans’tan da sürekli olarak toprak fethetmekteydi. Aynı şekilde Osmanlılar da Bizans’a karşı giriştikleri mücadelelerde galip geliyorlardı. Selçuklular ise, Germiyanlarla araları açık olduğundan Eskişehir ile İnönü’yü Osmanlılara vermişlerdi.Osman Gazi 1313 yılında Leblüce hisarını fethe giderken Germiyanlılardan çekinmiş ve oğlu Orhan Bey’i İnönü’ye göndermiştir. Germiyanlıların teşviki ile Çavdar Tatarları, Orhan Gazi’nin de İnönü’de bulunmasını fırsat bilip Osmanlı topraklarına hücum etmişlerdir. Karacahisar şehrini ve pazarını yağmalamışlardır. Ardından Germiyanoğulları Beyliği’ne tabi bir mültezim Eskişehir pazarında alışveriş yapan halktan vergi toplamak istemiş ancak mültezim Eskişehir’den uzaklaştırılmıştır. Bu olaylar iki beylik arasında savaşın çıkmasına neden olmuştur. Germiyanoğulları Beyliği bu savaştan mağlup ayrılmıştır.1. Yakup Bey’in nerede ve ne zaman vefat ettiği tam olarak bilinememektedir. Evliya Çelebi, Yakup Bey’in mezarının Hezar Dinari ile birlikte Hıdırlık tepesinde olduğunu söylemiştir.

Mehmet Bey Devri (1340 – 1361)

1. Yakup Bey’den sonra beyliğin başına Mehmet Bey geçmiştir. Mehmet Bey devri ile alakalı pek az bilgi mevcut olsa da, 2. Yakup Bey’in günümüze ulaşan ve yazının ilerleyen bölümlerinde inceleyeceğimiz Taş Vakfiyesi’nde Katalanlar tarafından alınan Kula ve Simav’ı geri aldığı yazılmıştır.

2. Yakup Bey’in Mehmet Bey’den başka Musa Bey diye bir oğlunun olduğu bilinmektedir. Musa Bey’in de Antalya civarlarında valilik yaptığı bilinmektedir. Bu dönemde Hamitoğullarının Karamanlılara karşı Germiyanoğlu Beyliği’nin hakimiyetini kabul ettiği görülmektedir. Mehmet Bey’in ölüm yeri ve ölüm tarihi bilinmemektedir.

Süleyman Şah Devri (1361 – 1387)

Süleyman Şah’ın lakabının “Şah Çelebi” olduğu Kütahya’daki Analcı Mescit kitabesi ve arşiv vesikalarından bilinmektedir. Bu kitabe Pekmez Pazarı Köprüsü yanındaki Analcı Mescidin giriş kapısı üzerindedir.

Karaman oğlu Alaeddin Bey ile Hamid oğlu İlyas Bey’in mücadeleleri sırasında Hamid oğlunu destekleyen Süleyman Şah, onun işgal edilen memleketlerini geri alarak bu sayede Germiyanoğulları Beyliği’nin Karamanoğullarıyla sınır komşusu olmasını önlemiştir. Ancak bu vakalar Germiyanoğulları ile Karamanoğulları’nın arasını açmıştır.

Bir taraftan Karamanoğulları tehlikesi, diğer yandan sürekli olarak genişleyen Osmanlılardan çekinen Süleyman Şah, çözümü Osmanlılar ile aile bağı kurarak bulmuştur. Kızı Devlet Hatun’u 1. Murat’ın oğlu Yıldırım Bayezit’e gelin olarak veren Süleyman Şah, bu sayede beyliğinin geleceğini teminat altına almaya çalışmıştır. Ancak Karamanoğulları da Osmanlılarla aile bağı kurmak için Mevlana Muslihiddin’i 1. Murat’a göndermiştir. 1. Murat durumu uygun görmüş ve kızı Hafize Sultan’ı Karamanlılara gelin etmiştir. Bu durum Süleyman Şah’ı tedirgin eden bir gelişmedir.

Çeyiz Meselesi ve Germiyanoğlu Beyliğinin Osmanlılara Çeyiz olarak verilmesi

Süleyman Şah’ın kızı Devlet Hatun ile Yıldırım Bayezid’in düğünü için yapılan merasim kaynaklarda uzun uzun anlatılmıştır. 1. Murat’ın, kız istemek için gönderdiği kişilere cevaben İshak Fakih’i gönderen Süleyman Şah, pek çok hediye de göndermiştir. Bunların arasında en dikkat çekenler meşhur Germiyan atları, Denizli bezleri, altınlar ve gümüşlerdi.

Süleyman Şah’ın kızının gelin gidişi sırasında Kütahya, Simav, Emet ve Tavşanlı da çeyiz olarak Osmanlılara teslim edilmiştir. (1381 yılı)Süleyman Şah, beyliğin merkezi olarak Kütahya’yı Osmanlılara teslim ettiği için Kula’ya çekilmiştir. Bir müdddet sonra da Kula’da vefat etmiştir. (1387 yılı)

Ayrıca Yıldırım Bayezid ile evlenen Devlet Hatun’un dedesinin babası Mevlana Celaleddin Rumi’dir.1381 yılında Kütahya ve çevresinin Osmanlılara çeyiz olarak verilmesinin ardından Yıldırım Bayezid, Kütahya’ya vali olmuştur.

II. Yakup Bey Devri (1. Devre)

Şüphesiz Germiyanoğulları Beyliği tarihinin en enteresan dönemi bu dönemdir. Babası Süleyman Şah’ın ölümünün ardından beyliğin başına geçen 2. Yakup Bey, tarihte Yakup Çelebi olarak anılmıştır.Kosova Savaşı sırasında (1389) 1. Murat’ın şehit olması üzerine başta Karamanoğulları olmak üzere tüm beylikler hemen harekete geçmiştir. Babası 1. Murat’ın vefatı üzerine tahta geçen Yıldırım Bayezid ilk iş olarak kardeşi Şehzade Yakup Bey’i katletmiştir. (Şehzade Yakup Bey de Yakup Çelebi olarak anılır.)

Bu durumu bahane eden başta Karamanoğulları olmak üzere Hamitoğulları ve Germiyanoğulları, Saruhan ve Menteşe beylikleri Yıldırım Bayezid aleyhine ittifak yapmışlardır. 2. Yakup Bey de bundan istifade ederek çeyiz olarak verilen yerleri geri almaya başlamıştır. Bu arada Karamanoğulları da Beyşehir’i ele geçirmiştir.

Sırplarla anlaşan ve Bizans’taki taht kavgalarını istediği gibi neticelendiren Yıldırım Bayezid, aleyhine ittifak yapan Saruhan, Aydın ve Menteşe Beyliklerine saldırmış ve topraklarını zaptetmiştir. Bu vaziyetten korkan II. Yakup, Yıldırım Bayezid’i hediyelerle karşılamak istediyse de Yıldırım Bayezid’i kandıramamıştır ve Yıldırım Bayezid, 2. Yakup’u İpsala kalesine hapsetmiştir. Böylece bütün Germiyanoğulları Beyliği toprakları Osmanlılara katılmıştır.

II. Yakup Bey Devri (2. Devre)

2. Yakup Bey 1390 yılından 1399 yılına kadar İpsala’da hapsedilmiştir. 1399 yılında bir yolunu bulan 2. Yakup buradan kaçmayı başarmıştır. Buradan Şam’a geçen 2. Yakup, Aksak Timur’un yanına gitmiştir. Kendini tanıtıp sahip olduğu toprakları geri almak için yardım isteyen 2. Yakup, olumlu cevap almıştır.

1402 yılında yapılan Ankara Savaşı’nda, kendi beylerini Timur’un yanında gören Germiyanoğulları askerleri, Aydın ve Menteşe oğulları askerleri Yıldırım Bayezid’in yanından karşı tarafa geçmiştir. Yıldırım Bayezid, uğradığı ihanete rağmen harbe devam etmiştir. Ancak savaşı kaybetmiştir. Savaş alanında Yıldırım Bayezid’i tehşis edip, Timur’a söyleyen de yine 2. Yakup Bey’dir.

Timur’un zaferinden sonra Anadolu beyliklerinin toprakları geri verilmiştir. Çeyiz olarak verilen yerler de dahil olmak üzere Germiyanoğlu 2. Yakup, tüm topraklarına yeniden sahip olmuştur. 12 yıllık hükümdarlık hasretinden sonra tekrar beyliğinin başına geçen 2. Yakup, savaştan sonra Aksak Timur’u bir müddet Kütahya’da ağırlamıştır.

Timur, Kütahya’dan ayrıldıktan sonra İzmir’i Hristiyanların elinden almıştır. Ardından Semerkant’a doğru yola çıkmıştır. Bu sırada da esir olan Yıldırım Bayezid Akşehir’de ölmüştür. Sonrasında da Osmanlı’da şehzadelerin mücadelesiyle geçen 11 yıllık fetret devri başlamıştır.

1411 yılı geldiğinde Karamanoğlu Mehmet Bey Kütahya’yı ele geçirmiştir. İkinci defa saltanatından ayrı kalan II. Yakup Bey, Taş Vakfiyesinde bu durumu belirtmiştir. Karamanoğlu Mehmet Bey ardından Bursa’ya yürüyüp Bursa’yı ateşe vermiştir. Bu hareket Çelebi Mehmet’i çok üzmüştür. Kardeşi Musa Çelebi meselesini halledip devletin idaresini eline alan Çelebi Mehmet, hemen Anadolu’ya geçmiştir. Karamanoğlu Mehmet Bey bu durum karşısında alelacele geri çekilmiştir. Geri çekilirken Kütahya’yı da terk etmesinin üzerine 2. Yakup Bey, üçüncü ve son defa beyliğinin başına geçmiştir. Bu olayların üzerine Çelebi Mehmet doğrudan Karamanoğulları üzerine yürürken, Germiyanoğulları Beyliği de ordunun erzak ve levazımatını tedarik ile görevlendirilmiş olup, bunda da büyük başarı sağladığı kaydedilmiştir.

Çelebi Mehmet’ten sonra başa geçen II. Murat ile başlarda iyi ilişkiler kuramayan II. Yakup, daha sonrasında iyi geçinmekten başka çare olmadığını görüp, ılımlı bir politika izlemiştir. II. Murat, Aydın ve Menteşe Beyliklerini tamamen Osmanlı topraklarına katarken Germiyanoğlu Beyliği’ne dokunmamıştır. Çünkü zaten Germiyanoğulları Beyliği bir bakıma Osmanlı himayesindeydi.

II. Yakup Bey’in erkek evladı olmadığından vefatından sonra memleketini Osmanlılara vasiyet etmiştir. Yaşının ilerlediği bir sırada Edirne’ye giderek bu durumu II. Murat’a bildirmiştir. (1428 yılı) Geleceğini önceden haber alan II. Murat, hediyelerle ve ikramlarla Yakup Bey’i karşılamıştır. Orada bulunduğu süre boyunca da çok iyi ağırlanan II. Yakup, Edirne’den döndükten bir yıl sonra vefat etmiştir. Kendi yaptırdığı imaret mescidinin içine, mihrabın arkasına defnedilmiştir.

Taş Vakfiye

O yıllarda yaptığı sosyal devlet projesi ile gelen hastalara ücretsiz doktor ve ilaç temini, gelen misafirlere ücretsiz yemek temini gibi pek çok sosyal devlet politikası içeren bu taş vakfiye, fikir olarak çağının çok çok ötesinde yer almaktadır. İkinci Yakup Bey’i başlattığı aşevi kültürü bölgede hala devam etmektedir. İkinci Yakup Bey’in Taş vakfiyesinin günümüz Türkçesi ile tercümesi şu şekildedir:

  • Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdüllahi rabbi’l âlemin. Seyyidi Muhammedin ve âlihi ecmaiyn. Amma bade sebebi tahrir oldur kim emir-ül âzam ma’deni’l cûdı ve’l kerem azîm.
  • El kadr veşşan Yakub Bey bin Şah Süleyman ebedi mülk sahibi ila gayyetüzzeman bina etti bu imareti ahireti için. Peygamber hicretinin sekizyüzondördüncü yılında tamamlandı.
  • Kapısı açıldı, işledi beş ay, işledikten sonra Karamanoğlu işgali sebebiyle iki buçuk yıl kapalı kaldı. Ondan sonra Tanrı,
  • Hüdavendigârın devletini artırsın, geldi ve Karamanoğlunu sürdü, bu yerleri hep geri aldı ve bana verdi. Onun devletinde onun sadakasıyla
  • Tekrar bu yapının kapısı açıldı ve işledi. İnşallah onun devletinin de devri kıyamete kadar kapısı kapanmasın. Kula’yı babam atası Mehmet Bey kafirden aldı.
  • Ve Simav gölünü dahi babam atası Mehmet Bey kâfirden aldı. Geri kalan varislere helâl ettirip bunları vakfettim. Sınır hudutlarıyla ve köyleriyle,
  • İçeriden ve dışarıdan neki ona teallükü varsa Bayezit Han oğlu Sultan Mehmed Hüdavendigâr bunları kabul edip nişan verdi ve Aslanapa’yı satın
  • Aldım. Aslanapa oğlanlarından Kurt köyünü dahi satın aldım. Kurt oğlanlarından ve Çetme ve Pınarbaşını satın aldım. Has Danişmentten Gedizde
  • Ilıca suyu satın aldım. Hatle çeltik arkıyla Hüseyin Bey oğlundan Armutelini satın aldım Hızır Beyden ki Ömer Bey oğludur. Ömer Bey İlyas Bey oğludur, vekâlet yoluyla
  • Avrat tarafından ….. merhum İsmail Bey kızı ki, İsmail Bey İlyas Bey oğludur. Armutelinde Seydi köyünün Geriseydiye vakıf verdim. Armutelini ve bunlardan yukarıda
  • Bahsolunan köyleri sınır hudutlarıyla vakfeyledim. Ayaz harimini dahi Ayas oğlundan satın aldım, vakfettim. Bunları dahi Sultan Mehmet kabul tutup nişan verdi ve Kütahya’da şehir ile Bölcek
  • Köyü arasındaki çiftliği ve köşk bahçesini ve Sümbüllü bahçeyi ve davut harimini ve meydan ağzında bir yer ki bir yanı yonca bahçesi ve bir yanı meydandır. Sandıklı’daki büyük hamamı
  • Ve Sandıklı’daki bahçeyi ve Çat’taki bağı ve Şeyhlü’deki canbaz bağını ve Kütahya’daki Karacaağaç köyünü, bunlar dedem Umur Bey’den mülktür, varislerine helâl ettirip, ben bunları vakfettim. Bunları
  • Dahi Sultan Mehmet kabul edip nişan verdi. Denizli’deki Hoca Ömer Hamamı ve dolaptaki yerler ve Denizlinin Hober kapısındaki iki bahçeyi Bayezit Hüdavendigâr İnanç oğlu İshak
  • Beyden satın aldı. Sultan Mehmet Hüdavendigâr bunları leklek ben kuluna verdi. Bundan sonra Hober kapısındaki iki bahçeyi Mevlânâ köseden aldım. …… na verdim bakisini imarete
  • Vakfettim ve Denizli’deki Hoca Ömer hamamının ücretinden on beş akçe ….. M. kalan ne olursa deni ….. zına vakfettim.
  • Bunların hepsini Sultan Mehmet Hüdavendigâr kabul edip nişan verdi ve Kütahya’daki yeni hamam merhum ….. satın aldı, İlyas Bey oğlu Süleyman Şahtan. Ben onu hafızına
  • Vakfettim ki; yesinler ve günde bir hatim etsinler. Ondan geri İshak Fakihi mütevelli bıraktım. Nice yıllar kendidir, kendi ola ve kendinden sonra eğer yararlı oğlu olursa o dahi ola-
  • Ve ondan sonra oğlunun dahi yarar oğlu olursa o dahi ola. Eğer layık biri olmazsa vaktin padişahı kime hükmederse o ola ve mütevellilik hakkı olarak günde beş akçe yesin.
  • Yılda altı mut buğday şehir mutu ile yesin ve subaşı hamamını dahi yesin. Bunlar mütevellilik hakkı olsun ve Seyyid Cafer’i şeyh bıraktım kendi şeyh olsun mademki hayattadır.
  • Ve kendinden sonra yararlı oğlu olursa o dahi şeyh ola, oğlunun dahi yarar oğlu olursa o da şeyh ola ve eğer layık olmazsa vaktin padişahı kimi layık-
  • Görürse o ola ve şeyhlik hakkı imaretin gallesinden günde on beş akçe yesin ve Armuteli’nde Sökmen köyünü yesin ve Kütahya’da Yonca bahçesini yesin. Bunlardan-
  • Sonra kim şeyh olursa günde on akçe yesin, yılda altı mut buğday yesin, ondan geri imaret medresesinin müderrisine günde altı akçe ve yılda altı mut buğday şehir mutu ile ve üç-
  • Kağnı odun ve günde iki çanak yemek ve dört ekmek ola ve dokuz hücreye günde birer akçe yılda birer şehir mutu ile buğday ve her hücreye ikişer kağnı-
  • Odun versinler ve her hücreye ikişer çanak yemek ve dört ekmek versinler ve imam günde üç akçe ile yılda altı mut buğday yesin ve müezzin günde iki-
  • Akçe ve yılda iki mut buğday yesin. Kayyum günde iki akçe yılda iki mut buğday yesin ve nakip günde iki akçe ve yılda iki mut buğday yesin ve aşçı günde iki akçe ve yılda-
  • İki mut buğday yesin ve ekmekçi günde iki akçe yılda iki mut buğday yesin ve günde dört batman et pişsin, ondan eksik pişmesin. Yemeği ve ekmeği temiz olsun ve iyi olsun.
  • Gelen misafirlerin atlarına yine üç güne kadar yem versinler, ondan sonra orada olan misafirlere ve mücavirlere adetince yemeği ve ekmeği ilkin onlara bol versinler, ondan sonra-
  • Geri kalan halka versinler ve dahi orada kim ki hasta olursa ona hekim getirsinler ve ilaç yaptırsınlar ve hekim hakkını versinler ve ilaç ücretini dahi versinler.
  • Ve orada kim ölürse onu kefene saralar, Hakka koyalar. Ondan sonra misafir ….. durursa dursun. Yine de git denmesin. Gelen ne kadar kalmak isterse kalsın.
  • Okunamıyor.

Bu Taş Vakfiye, günümüzde Kütahya Çini Müzesi’nin giriş kapısının hemen solunda yer almaktadır. II. Yakup Bey’in naaşı da yine Çini Müzesi’nde yer almaktadır. Ağırlıklı olarak Kütahya Çinisinin tanıtıldığı bu müzede çok kıymetli eserler de mevcuttur. II. Yakup Bey zamanında aşevi olarak kullanılan bu bina, tarihi dokusuyla ziyaretçilerini büyülemektedir. Çini müzesine dönüştürülmeden önce bu bina, Vahit Paşa Kütüphanesi olarak hizmet vermiştir. Ne yazık ki II. Yakup Bey’in imaret mescidinden geriye kalan tek yapı da bu aşevi olmuştur.

Kütahya Çini Müzesinin en değerli eserlerinden biri.

Yazının bundan sonraki bölümü Game Of Thrones dizisi hakkında spoiler içermektedir.

II. Yakup Bey’in hikayesi dizideki Theon Greyjoy ile çok büyük benzerlikler taşımaktadır. Dizide, Theon Greyjoy’un kendisi, Stark’lara verilirken, tarihte Germiyanoğulları beyliği çeyiz olarak Osmanlı’ya verilmiştir.Dizide Ned Stark’ın öldürülmesinden sonra başlayan karışıklıklardan istifade eden Theon Greyjoy, ihanet ederek Kıştepesi’ni ele geçirmiştir. Tarihte de, I. Murat’ın şehit edilmesinden sonra çıkan karışıklıklardan istifade eden II. Yakup Bey, çeyiz olarak verilen yerleri geri almıştır. Yıldırım Bayezit, bu olay üzerine Kütahya’ya yöneldiğinde, tabiri caizse II. Yakup, “aman ağam, aman paşam” minvalinde davranışlarla geri adım atmış ancak, İpsala’ya hapsedilmekten kurtulamamıştır.

Tıpkı Ramsay Bolton’un Theon Greyjoy’u hapsetmesi gibi.Dizide uzun uğraşlar sonucunda deniz yoluyla kaçan Theon Greyjoy’un hikayesi, yine II. Yakup ile uyuşmaktadır. Çünkü 9 yılın ardından İpsala Kale’sinden kaçan II. Yakup, deniz yoluyla Şam’a ulaşmış ve Aksak Timur’a katılmıştır.Savaş gerçekleşmiş, Yıldırım Bayezid esir düşmüştür. Sonrasında da vefat etmiştir. II. Yakup yeniden beyliğinin başına geçmiştir. Ancak Yıldırım Bayezid’e yaptığı ihanet aklından çıkmamış olmalı ki, ömrünün sonunda yine topraklarını Osmanlı Devleti’ne vasiyet etmiştir. Tabi bu vasiyette en büyük pay, II. Yakup’un çocuk sahibi olamayışıydı. Yine dizideki Theon Greyjoy’un da Ramsay Bolton tarafından esir alınmış iken, hadım edildiğini hatırlatmamız gerek.Sizce George R. R. Martin’in II. Yakup’un hayatından esinlenerek Theon Greyjoy karakterine hayat verdiği ihtimali gerçek olabilir mi?

Kaynak: Germiyanoğulları Beyliği Tarihi

Emirhan Aydın
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Bakalım Neler Olacak 2: Odaya Giren de Kim?
Sonraki
Kadın Olmak

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.