Bağışıklık Sistemi, İmmün Sistem
Vücudun kendisinden farklı yapıda olan maddeleri (antijen) yabancı olarak algılayıp, onları yok etmek üzere harekete geçmesine bağışıklık (immünite) adı verilmektedir.
Vücudun kendisinden farklı yapıda olan maddeleri (antijen) yabancı olarak algılayıp, onları yok etmek üzere harekete geçmesine bağışıklık (immünite) adı verilmektedir
Bağışıklık bilimi ise, bağışıklık sistemindeki mekanizmaları inceleyen bilim dalıdır.
Bağışıklık yanıtı hücresel tip ve humoral tip olmak üzere iki bölümden oluşur. Hücresel immünitenin temel yapı taşları; lenfosit, monosit, makrofaj, doğal öldürücu (natural killer) hücreler, antijen sunan hücreler vb.
humoral immüniteninki ise immün globulinlerdir . Her iki mekanizma birlikte çalışarak bağışıklık yanıtını oluşturur
Bireyin çevresindeki milyonlarca mikroorganizmaya karşı (bakteri, virüs, mantar, parazit gibi) kendini savunduğu bu sistemin bozulması durumunda ortaya çıkabilecek bulgular bize bazı ipuçları verebilir.
Bunlar:
- bir yılda 8 den fazla enfeksiyon,
- bir yılda 2 den fazla ciddi sinüs enfeksiyonu,
- bir yılda 2 den fazla pnömoni (zatürre)
- büyüme-gelişme geriliği,
- tekrarlayan yumuşak doku veya derin doku (organ) apseleri,
- bir yaş üzerindeki çocuklarda, ağız veya ciltte mantar enfeksiyonu,
- enfeksiyonları düzeltmek için intravenöz (damar yolundan) antibiyotik kullanma gerekliliği,
- iki aydan uzun süre ile etkisiz antibiyotik kullanımı,
- ailede primer immün yetmezlik öyküsünün varlığıdır
İmmün sistem ile beslenme arasında çok yakın bir ilişki vardır.
Son yıllarda iyi beslenmenin hedefi sadece protein ve enerji gereksiniminin karşılanması değil, alınan bu besinlerle hastalık direncini artırmak, çevresel ve genetik eğilimlerle vücudun kendi dokularına verebileceği yanıtı sınırlamak veya durdurmak olmalıdır. Bunların içinde üzerinde en çok durulan omega 3 ve 6 yağ asitleri, insan sinir sisteminin ve gözün retina tabakasının gelişiminde çok önemli rol oynamaktadır. Anne sütü omega 3 ve 6 yağ asitleri bakımından çok zengin olup, bebeklerin ilk altı ayda yalnız anne sütü ile beslenmesi immün sistemi hayatın ilk dönemlerinden itibaren desteklemektedir. Omega 3 ve 6 yağ asitleri bağışıklık sisteminde temel fonksiyonlara sahip olan lenfosit ve doğal öldürücü hücrelerin yanıtlarını düzenleyip inflamasyonu sınırlamaktadır. Koroner kalp hastalıkları, otoimmün hastalıklar, kolon kanseri, meme kanseri, hipertansiyon gibi hastalıkların immün beslenme ile engellenebildiği bilinmektedir.
Günümüzde probiyotikler ve prebiyotikler;
- istenen miktarlarda sebze ve meyve tüket(e)meyenlerde,
- bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde
- yoğun bakım ünitesinde yatanlarda,
- prematüre ve yenidoğan bebeklerde,
- laktoz intoleransi ve ishal tedavisinde,
- alerjik hastalıkların bulgularının azaltılmasında,
destek amaçlı olarak kullanılmaktadır
Son olarak bağışıklık sisteminin doğal olanı yanında bir de kazanılmış bağışıklık (sekonder bağışıklık) olarak isimlendirilen aşılamadan da bahsetmek gerekmektedir. Aşılama, temiz su kullanımının ardından çocuk sağlığının iyileştirilmesinde dünyada en önemli katkıyı sağlayan tıbbi uygulamadır. Aşılamanın amacı, bağışıklık sisteminde uzun süreli hafızayı oluşturmaktır. Böylece aşı ile vücuda verilen canlılığı veya hastalık yapıcı etkisi azaltılmış mikroorganızmalar ve bunların salgıladığı toksinler, immün sistemde hafıza oluşturarak sık karşılaşılan bu etkenlere karşı vücudu hazırlıklı hale getirmekte, diğer bir deyişle bu hastalıklara karşı bireyleri korumaktadır
Sonuç olarak çocuklarımızın bağışıklık sistemini desteklemek için,
- ilk altı ay anne sütü ile beslemek,
- aşılar ile önlenebilir hastalıklardan korumak,
- taze meyve-sebze tüketimini artırarak rafine yiyeceklerden uzak tutmak,
- pro ve prebiyotikler ile beslenmeyi desteklemek,
- daha az steril bir çevrede, daha çok dış dünya ile onları tanıştırmak, yapabileceğimiz çok basit ancak çok önemli yararlarını görebileceğimiz uygulamalardır.