SADECE SANİYELER:
Vedalar saniyeler sürer. Etkileri ise haftalar. Her vedanın esintisini taşır gönül uzunca bir süre. Kimi zaman bekleriz vedaları , kimi zaman ise birden bire gelir. Sevdiğimiz bir insana kısa süreli olacağını düşündüğümüz vedalar eder , yolumuza bakar gideriz.
Kısa sürer vedalarımız evet. Çünkü hiçbir insan veda etmeyi kendine yediremez içten içe. İstemez sevdiği insana elveda demeyi , el sallamayı. Neden isteyelim ki. Hem zaten hangimiz kendi rızamız ile her hangi bir zorlama olmadan veda ettik sevdiklerimize.
Aile baskısı alır kimi zaman sevdiklerimizi bizden. Mesafeler alır. Taşınmalar , soğumalar , değişimler. Saysak daha gider bu nedenler. Ve tek giden nedenler olmaz. Sevdiklerimiz de gider.
ÖZLETİR:
Vedalar özletir. Anıları özletir. İnsanları özletir. Deneyimleri özletir. Çünkü bazı vedaların dönüşü yoktur. Dönüşü olmaz. Sevdiğin ile görüşemezsin belki de bir daha. Özlemek ile yetinirsin.
Sonuçta sen istemiyordun vedayı. Kader istedi. Kader seni veda edecek noktaya getirdi. Kader uzaklaştırdı belki de sevdiklerinden. Bu illaki bir insan olmak zorunda değil. Bir hayvan , bir oyuncak , bir araç da olabilir kendini bize özleten.
ANILARI BİRİKTİRMEK:
Kimi insana saçma gelir basit bir nesne için özlem duymak.
Bende bu düşünceye “Hatıra kutusu” şeklinde cevap vermek istiyorum. Bu özlemin saçma olduğunu düşünen insanların böyle kutuları olmaz. Bir nesneyi anı ile bağdaştırmazlar. Oysa çok güzeldir o kutular. Zamanda yolculuk ettirir insana.
Ben seviyorum dostlarım. Ben biriktiriyorum. Size de tavsiye ederim. Hayata biraz daha anlam katar böylelikle.
BUNDAN GÜZEL KAVUŞMALAR:
Sevdiğin bir insan ile uzun bir zaman sonra buluşmaya hazırlanmak fevkalade bir his. Onca özlem duygusu , anlatılmayı bekleyen onlarca anı. Sıkı sıkı sarılma ve içe çekilen koku.
Kavuşmalar bundan güzel işte. Bundan anlamlı.
Belki basit bir kahve eşliğinde , minik lokumlardan tadarken anıları paylaşmak. Arkada çalan müzik. “Ne çok özlemişim ya seni.” Dedikten sonra ki özlemin yavaşça dinmesi ve sanki hiç veda etmemiş gibi saati gece etmek. Ne güzel duygudur kavuşmak. İnsanı huzur ile doldurur. Yeni ve güzel anılara vesile olur.
GURBETTE GEÇEN ZAMAN:
Aile evinden yurt odasına giden bir üniversitelinin o tatlı heyecanı. Sevdiğin insandan kilometrelerce uzakta yaşamanın yarattığı özlem. Askerdeki bir yiğidin Anne hasreti. Çok acıdır gurbette geçen zaman. Çok özletir , çok ağlatır. Feleğin sillesini yedirtir insana. Yeni insanlar , yeni yüzler , yeni ihanetler.
“Üniversite yaşadığın şehirde okunmaz.” Diye bir sözümüz var bizim. 7 den 70 e dillere pelesenk olmuş bir söz.
Bu sözün böyle olma sebebini aile baskısına çok maruz kalınması ya da serbestçe yaşama isteği olarak açıklayabilirim. E nihayetinde evinde rahat ve özgür olan bir insan neden özellikle şehir dışına bağlasın ki eğitimini.
Tabi derdi eğitim değilse bir şey diyemem…
SON SATIRLAR:
Bolca düşünmek. Okumak , yazmak için artık veda etme sırası bende. şimdilik bende gidiyorum evet. Ama yine geleceğim. Kendi düşüncelerim ile yargılarım ile ve kalemim ile geleceğim.
Korkmayın veda etmekten sevgili dostlar. İçinizden gelmiyorsa kimse için zorla kalmayın orada. Biliyorsunuz ki her veda yeni başlangıçlar getirir.
İyi bakın kendinize. Ben sonra yine uğrarım…