Vahşetin Kısır Döngüsü

Fotoğraf sahibi: asim alnamat (@asim alnamat on Pexels)

Savaş , kan dökme ve insanlar olarak doğamızda ki reddedilemez vahşetin kaynağını ele almak üzere , bu konuda ki düşüncelerimi hiç kimse okumasa bile en azından rahatlamak amacıyla yazmak isterim .Mücadele etmenin doğasını araştırıcak olursak bildiğim kadarıyla insan denen varlık hakkını savunmak yada istediğini elde etmek uğrunda çoğu zaman çoğu yöntemi kullanılabilir kabul etmiştir . Yüzyıllar hatta binyıllar içerisinde defalarca kez değişen insan kuralları , devlet sınırları , ahlaki kalıplar günümüzde de dönüşerek devamlılığını sağlamaktadır . Fakat bunu oluşturanlar yine insanlar olduğu için yıkacak yada evrim geçirmesini sağlayacakta yine insanlardır . Yaratılışımızdan veya varoluşumuzdan gelen vahşi , bilinçaltımızın derinliklerinde kendini koruyan hisler ; içgüdüsel olarak her ne kadar zaman – coğrafya – koşullar doğrultusunda törpülenmiş olsa bile yinede akılbali olan muhakeme yapabilen her insanda tartışmasız olan duygu ” vahşet ” ten kaynaklı ” zarar verme ” doğasıdır .Bunun kesinlikle insanlarda ki en baskın duygu olduğunu iddia etmiyorum. Ancak , dünya üzerinde akan ve hiç durmayan insan kanının yine insanlar tarafından döküldüğünü hesaba katarsak bu kavramın açıklanılması gerekmektedir . Sorunun köküne inersek insanlık tarihinin başlangıcına kadar gider fakat elimizde ki bilgi yalnızca ” bilinen insanlık tarihi yeni yapılan keşifler ” dir . Garip şekilde birçok insanın yöntemleri birçok yönden benzerlik gösteriyor , ” sinir – öfke ” anlarında ve bununla birlikte , sağlıklı düşünme özelliğini kaybetmesi hali başladığı için , kendinde çok şey yapma hakkı buluyor bu alt enerjinin kurbanı olan büyük çoğunluk . Bazıları bundan ders alarak kontrol mekanizması geliştirebiliyor . Bazıları ise bunu “yapması gerek birşey / hakkı ” olarak gördüğünden ölene dek bu alt enerji frekansında kalmaya devam ediyor diğerlerine kıyasla daha çok zaman…”Öldürmek” veya ” öldürülmek ” insanlık ile ne kadar bağdaştırılmıyor olsa bile ( en azından insanların oluşturdukları büyük topluluklar – NATO – Birleşmiş Milletler vb. ) nazarında , ruhlarımızın derinliklerinden gelen ve özümüzde ki iki zıt kutuptan biri olan ” kötü tarafımız ” ın alt dallarından ; kan dökme , savaşma , dövüşme , zarar verme hatta bunlarla övünme , daha da ileri giderek bunları haklı olduğu için yaptığını ifade etme , bu şekilde düşünme , yaşama …Aklımıza gelebilir ; hepsi bir arada nasıl olur diye ; ancak insan ın ne olduğunu anlayabilecek olsak ve ortak bir tanım getirme imkanımız olsa eminim ki bütün bunları ve fazlasını içinde barındıran bir açıklamaya , tanıma ihtiyacımız olurdu . Hem dünya üzerinde ki en zararlı varlık , hem en tamahkar ve cüretkar varlık , hemde en doyumsuz varlık insanlar , öleceği vakte her geçen an yaklaşmasına rağmen …Her duruma her koşula karşı bir çaresi var bu türün , faydalı veya faydasız ,haklı yada haksız…Ezerek bazende bir üst basamağa çıkmak için hiyerarşi misali büyük balığın küçük balığı yemesi olayı gerçekleşir ama bu balıklarda ki gibi olmaz , çünki bunu yapmak ancak o insanlarda ki doyumsuzluğu dahada artırmış olucaktır . Nihayetinde deniz suyu içen bu yaşam formu, her içtiğinde o deniz suyunu biraz daha susar …kaçınılmaz son kendi kendinin sonunu getirdiğidir . İçtiği deniz suyunuda kör olmuşçasına , ne yaptığını bildiğini zannederek ve kurtulacağını ümit ederek içer aslında …Bir diğer durumda insanların kendilerine verdikleri zararlar ve bunların sonucunda oluşan sosyolojik bozuklukları barındıran toplumlar , o halk kitlelerinden meydana gelen devletler ve nihayetinde o devletler arasında ki tarih boyunca hiç bitmemiş olan yarışlar , savaşlar , mücadeleler , sahtelikler gibi birçok insaniyete aykırı kabul edilen ama yine insanların eylemleri sonucu varolmaya devam eden bir düzine kötülükler zinciri …Burada ki amacım bu sorunlara çözüm önerisi sunmak değil tabiki , zaten bunu çözebilecek ruhsal donanımda olduğumu düşünmüyorum . Belki bir ümit kendi kendimi gerçekleştirme yolunda bir adım atarım hemde bir başkasının o adımı atmasına sebep olurum diye açıklamaya çalışıyorum .Zaten dünya insanlığının ” kendini gerçekleştirmek ” ten anladığı şey bizim bildiğimiz kadarıyla tarih boyunca ; ” elinde ki imkanların , gücün seviyesi ne olursa olsun etkisini diğer insanlar üzerinde deneyerek bulmak hatta bu şeytani zevki tattıkça zararlı olduğunu bile bile yinede buna devam etmek ” değil mi ? Toplum psikolojisi ile kalabalığa ayak uydurma içgüdüsüne sahip insan türünün çoğunluğu bunu yapar az yada çok . Çünki çoğunluk yapıyordur bunu , sanki başka birşey bilmezcesine bunu yapmaya , yanlış anlamda ( hem kendilerine hem çevrelerine zararlı olacak şekilde ) amacından saptırılmış bir ” kendini gerçekleştirme ” isteğidir derinlerden gelen …Birdiğer adıyla ” tatmin olma ” isteği diyebiliriz fakat bu da ” zarar getireceğini bile bile ” tatmin olma kategorisine giriyor . Anlaşılacağı üzere bu kısır döngü bitmiyor . Yoğunluk olarak ele alırsak , bu yoğunluğun arttığı zamanlar da , cinayetler işleniyor , çete / mafya benzeri oluşumlar artıyor , bazı zamanlar ” devlet ” bile çete yada mafyavari bir oluşuma dönüşebiliyor . Savaşların çıkmasının insan eliyle olmasının suçundan yine barışında insan eliyle olduğu gerçeği mi temizleyecek aynı insan türünü ? Bu koca bir yalan olsa da yine insanlar inanırlar bu tarz şeylere , çünki artık bu kısır döngü bitecek gibi değildir .
Şahsen uygulamak istediğim reçete şu ki ; benliğimin gücünün yettiği yere kadar topluma – halka uyum sağlamamak , tanımadan kimseye güvenmemek , kendi kendimi tanıdığıma kanaat getirmedense kimseyi tanımak için uğraşmamak …Yoksa felaket büyük oluyor insan eliyle . Yinede bu dünya üzerinde ” vahşet ” duygusunun kendisini ele geçirmediği , tam tersi bu gibi kapkaranlık hislerini ele geçirmiş ve törpüleyebilmiş erdemli azınlık olduğuna inanıyorum . Dostoyevski nin de söylediği gibi ; ” İnsanın hayatta çekebileceği en kötü ceza , kendi kendine kestiği cezadır ”

Baybars Işık
Sihirli yalnızlık zehir gibidir, ama aşk karanlıkta elenir. Lagün çiçeğini koklayarak devam et ki kavalcının sesini dinlemeye; " yolun sonunda o seni ulaştırsın acıyla terbiye edilmiş batık sarayın diplerinde ki ışığa ".
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Gri Düşüncenin Yansıması
Sonraki
Rock / Metal aşkınıntarifi

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.