Başlıktan da anlaşılacağı üzere bir gizemin çözümünün Dünya’da nasıl çözüldüğünü merak ediyor olmalısınız. Oldukça garip ve farklı bir durum olan bu gizemin çözümü Dünya’nın merkezinde yer alıyor. Bu durum birçok bilim insanının odağı olmuş ve oldukça dikkat çekmiştir.
Bu gizemli durumdan biraz bahsedelim o halde.
Bilim insanlarının yıllardır aradığı eski gezegen olan Theia’nın parçalarının aslında Dünya’nın merkezinde yattığı belirlendi.
NEDİR BU THEİA GEZEGENİ?
Theia’nın ismi, Yunan mitolojisindeki Ay Tanrıçası Selene’nin annesinin isminden gelmektedir. Theia teorik olarak genç Dünya ile çarpışarak günümüz Dünyası ile Ay’ı oluşturduğu için bu şekilde isimlendirilmiştir.
Theia, 4,5 milyar yıl önce Dünya ile çarpıştığı varsayılan bir gezegendir. Çarpışma sonucunda Theia gezegeni paramparça olmuştur. bu gezegenin bir kısmı Dünya üzerine saçılmış, diğer bir kısmı da Ay’ı oluşturmuştur. Bu düşünce ise Ay’ın çekirdeğinin büyüklüğünü, yoğunluğunu ve jeolojik olarak birçok farklılığı ortaya koymaktadır.
Bilim adamlarınca bu gezegenin büyüklüğünün Mars büyüklüğünde olduğu düşünülmektedir. Bazı antik kuramcılara göre gezegen parçaları tamamen ortadan kaybolmamış, halen 4 ve 5 no’lu Lagrange noktalarında yani ortak kütle merkezi etrafında dönen, biri diğerinden çok daha küçük olan iki kütlenin yarattığı potansiyelin denge noktalarında varlığını sürdürmektedir.
ABD’deki Arizona Eyalet Üniversitesi’nde görev alan bilim insanları Theia’nın parçalarının gezegenimizin merkezinde olabileceğine inanıyor. Peki bu parçalar nerede yer alıyor olabilir?
‘LLSVP’
Dünyanın derinliklerinde, “LLSVP” adı verilen bir dizi yoğun kaya bloğu bulunuyor. Bu kaya bloklarından biri Afrika’nın altında, bir diğeri de Pasifik Okyanusu’nun derinliklerinde gömülü. Uzmanlar bu iki büyük bloğun Dünya’nın manyetik alanının zayıflamasına sebebiyet verdiğini ifade ediyor. Yapılan açıklamada gezegenimizin çekirdeğini saran bu blokların diğer kayalardan kimyasal açıdan oldukça farklı ve daha yoğun olduğu belirtilmiştir.
Uzmanlar bu çarpışmayla iki gezegenin çekirdeğinin kaynaştığını ve muhtemelen yaşamın ortaya çıkışı için gerekli kimyasalları serbest bıraktığı tezini savunuyor. Yaşamın sıfır noktası olabileceği söyleniyor.