Sahi ya tren rayları ne zaman baksam tutsam avuçlarını
kanarda kanar ıssızlığımı simgeleyen düşünceler
Yozgat’ın modern bir delikanlısı
umut ettigin kadar özgürsünüz umut ettiginiz kadar seversiniz
ateşinde boğulması istemekte bana ait değildi
belkide keşkelerimdeki soğukluk bundan ileri gelir ken
kaybolmuşluğunu hissedersin elbette
tabi sonrasında açılan yanlızlık kapıları
yanan rüzgarları mı bağışlayın
onlar ki bir sevda sıcaklığı kanayan ellerimdeki sarsam da geçmez durmaz kan
sayın Fatma hanım da yokki şimdi tutsun alev alan avuç içlerimden öpsün alışamadığım tren rayları hasretine doyamadığım ekin tarlaları
sırtında ki o öğle yemeği bohçasıyla
mavi gözleriyle elinde bastonuyla gelirken
ekin başlarının gülümsediğini görürsünüz
ilk defa bu kadar kayboldum ben
evet işte tek solukta ki yanlızlık
sevdamı kendime anlatamazken
evet lan sevdim sevdi ama neye yarar ki
benim tek aşkım mavi göğümdür şimdiler de
yıllar sonra ki evim evim deki çorba
ekmeğimi bandığım tarhana çorbası
dur dur annem sesleniyor
evet Anneciğim Babannemin ki kadar lezzetli olmuş ellerine sağlık
saçları na aklar düşmüş içindekileri ni dokmediği konuşsa yer yerinden oynar
Babam bakıyorum da sende çok beğendin tarhanayı
soğuk duvarlarım duvarlarımdaki tek fotoğraf düşlerimdeki tren rayları tarlamdaki mavi gözlü gülümseyen ekinler mavi göğüm
elbet seni de seven birileri var korkma vazgeçme üzülme üzülme lan işte bak duvarlarını maviye boyadın pencerene menekşeler koydun uyu biraz geçecek .
Çok sevgili abim Muhammet Çakıcı’nın yazısına hitaben