O bardak misafirler içindi. Şaşalı, süslü püslü, özenle dizilmiş, dokunulmaz olan bardaklar. Yarın ölsem o bardaktan bir şey içmemek içimde ukde kalabilirdi ama sanmıyorum ki misafirin o bardaktan bir şey içmemek içinde ukde kalsın. Tabi ki de misafir önemliydi tabi ki de en iyi şekilde ağırlamalıydık fakat yıllarca onca şey paylaştığın insanlardan da önemli olmamalıydı.
Bunu kırmak adına o raftan bir bardakla kahve içmem üzerine annemin günlerce surat asmasını hatırladıkça gülüyorum. Ne komikti ama bardak sanki eskimiş sanki incinmişti. Bardaktı kırılırdı yerine yenisi de alınırdı ama ne senin üç gün surat asman ne de benim bir yabancı kadar değere sahip olmamamın yerine yenisi alınamazdı.
O bardaktan içince evet büyümeyecektim, evet farklı biri olmayacaktım, evet kahvenin tadı da farklı olmayacaktı ama belki ben kendimi değerli hissedecektim anne…