Üç kadın yaşıyorum içimde….
Biri annemin doğurduğu. Görsen nasıl mahçup, kırılgan, her şey onunla ilgili, varoluşsal bir bedel ödüyor hep sanki. Hizmet, fedakarlık, ne yapsa eksik ne yapsa mükemmel değil. Sevilmek için tüm kurallara uymalı, başarılı olmalı çünkü hiç sorun yoksa sevilir. Uyumluysa iyi bir evlat olmanın tüm kuralları tamamsa sevgi görür belki…
Bu kız o kadar silik ki hayatta, konuşurken bile sesi az çıkar. İlk fikir sunduğunda ‘Biz de hanımefendi diyoruz buna’ diye hemen susturulur. Bu kız destek olmadan yaşayamaz, onay olmadan hayat yok gibi onun için….
İkinci kadın bu coğrafyanın dayattığı. Sen kadınsın, yemek yapmalı, çocuk bakmalı, erkeğini, babasını, abisini her kimse desteklemeli, bir adım geride durmalı, çok gülmemeli, çok bilmemeli, hep idare etmeli, evin beyiyle sofraya oturmalı, biten çayı doldurmalı, hep memnun etmeli, biraz çilekeş ilk kadına çok benziyor ama bu kadının sevgiyle pek derdi yok artık unutmuş kalbinin yerini.
Ve üçüncü kadın benim büyüttüğüm. Tüm ideolojilerden uzak, kuralsız, yoksa kimseye zararım yaparım kafası… Büyüttüm ve ben yaşayacağım bu kızı. Sevgi üzerine kurduğum, kimin içi nasılsa öyle bakar herkes, sen temiz tut içini ki bulaşmasın kalbine leke diye yol alan benim temiz kızım. Yolun açık, için hep ferah olsun.
Üç kadınımda eksik, üç kadınımda biraz buruk. Eksiklerinizi görüp tamaklamak derdim, üçünüzü tek yapmak dileğim.