Dünyanın en güzel eylemlerinden; yazmak
Yine aklımın ve kalbimin kalemime ihtiyaç duyduğu, cümlelerimi toparlamak adına kendimle savaş verdiğim bir anın içinden sesleniyorum size. Böyle anlarda kendimi kalemime ait hissedebilmemin bana bahşedilen en büyük lütuflardan biri olduğunu düşünüyorum.
Boş bir kağıt ve sadece bir kalem
Adına lütuf diyorum çünkü insanın kendiyle baş başa kaldığı anlarda yazma kararı alıp kendinden uzaklaşmaması,elinde var olanı güzelleştirme çabasına dahi girmeden kağıda yansıtabilmesi kadar güzel bir sığınak daha tanımıyorum.Dağınık kafayla ele alınca rotayı bulana kadar tatlı bir çilesi oluyor tabii ama o tadı aldıktan sonra sefası tüm zorlukları rafa kaldırır biçimde olduğuna tecrübe sahibi olarak kefil olabilirim. Anlattığım şeylerin ana fikrini ancak anlatırken bulduğum da oluyor ancak çaktırmıyorum, böyle ufak sürprizlerimde var kendime. Neyse kaleme ve kağıda olan nidalarım bittiğine göre sizlere kendimi de içinde bulduğum,toplumsal yaşamımızın ayrılamaz parçası olan eleştiri kavramından bahsetmek istiyorum.Aslında bu konuyu ele almamın çeşitli sebepleri var fakat herkesin kendinden bir şeyler bulacağı kısımla ilgilenmek ilk tercihim.
Eleştiri nedir? Eleştiri ile ilgili düşünceler
Dikkatleri ilk etapta toplamak istediğim nokta zihnimizin özgürleşmesi.Eminim herkesin kendi hayat hikayesine göre kılıf biçtiği bir özgürlük tanımı vardır. Benim kastım zihnimizi özgür hissettiğimiz nadir anlarda, örneğin birinin bakış açısından kurtulmanın veya bir takıntının bitişinden kurtulmanın ardından gelen insanın kendisiyle kaliteli vakit geçirme arzusu.Fakat ne yazıktır ki bu arzuyu ;kendi eksikliğini,karşısındakinin fazlalığıymış gibi hissettirerek maskeleyen,söyledikleri adına başkasına ,düşündükleri adına da kendine karşı sorumluluk duymayan zihniyetler yüzünden gerçekleştirmek pek de mümkün olmuyor..
Toplumsal, bireysel ön yargıları Eleştiri-yorum
Tüm bu söylediklerim hakkında söz sahibi olmama neden olan en büyük etken yukarıda söz ettiğim insan tiplemelerini uzaktan yakından fark ederek içlerinden biri olmayışımdır.Kendi camımdan, tüm dünyanın manzaraları adına konuşmayışımdır. Şiddetle eleştireceğim şeyin daha sonrasında şiddetini artırarak beni bulacağının bilincinde oluşumdandındır. Şimdi soruyorum size ‘Hakkında konuştuğuma göre biliyorum’ şeklinde bir argüman mı olur ? Bir de kendi gibi düşünen iki kişi bulmuşlarsa zaten yanlarına ,saman çöpüne tutunan sinekten farkları kalmaz.İşte tam olarak bu noktada insanlara başka hayatlara karşı yargıç kesilmenin yanılgıdan başka kattığı hiçbir şeyin olmadığını,dışarıdan da fark edenler adına sinekle bir tutulduğunu göstermek gerekiyor diye düşünüyorum. Başkalaranın yargıları olmasa yapabileceklerimi listeleyip aslında kim olduğuma bi göz atmak isterdim açıkçası. Şu toplum yargıları az öte de dursa da herkesin gerçek yönlerini görüp hoşgörü göstermeye alışsak artık birbirimize keşke.