Sözlü kültürümüzün en önemli parçalarından biri olan türkülerden bahsedeceğiz bu serimizde. Türküler öylesine birleştirilmiş kelime gruplarından oluşmamıştır çoğu zaman. Her birinin kendine özgü bir hikayesi vardır. Bazen bir kabulleniştir türküler. Bazense bir baş kaldırı. Kimi zaman içini yakar insanın. Kimi zamansa yüzünde ufak bir tebessüm oluşturur. İşte bu türkülerin pek bilinmeyen kısımlarını dillendireceğim burada. Öyleyse başlayalım.
Bugünkü türkümüz: Çemberimde Gül Oya
Aşk sonunda kavuşma olmayınca mı efsane olur, ne dersiniz?
Bizim kültürümüzde sonu mutlu biten aşklar pek dillendirilmez genelde. Leyla ile Mecnun yazılır Fırat ile Dicle ya da Kerem ile Aslı. Söyleyin bana hangisinin sonu mutlu bitiyor?
İnsanlar çoğunlukla acılarını işlerler türkülerine. Belki de acılarını bir nebze olsun dindirmek içindir, kim bilir?
Bu türkü Çanakkale ilimizin Biga ilçesine ait türküdür. Ümit ve Zarife’ nin aşklarını anlatır bizlere. İki âşık birbirlerini deliler gibi severler. ancak Zarife’nin babası bu aşka karşı çıkar. Tüm zorluklara göğüs gereler. Ama sonra Ümit siyasi olayları karışınca Zarife’ sinden ayrı mapushaneye düşer. Zarife günleri Sayar…
Oysaki artık kavuşmak yoktur onlara. Eski günlere olan hasretle Zarife sevdiğine bu türkü yazar:
Çemberimde gül oya
Gülmedim doya doya
Çemberimde gül oya
Gülmedim doya doya
Dertleri karıyorum günleri saya saya
Al beni, kıyamam seni
Dertleri karıyorum günleri saya saya
Al beni, kıyamam seni
Pembe gül idim, soldum
Ak güle ibret oldum
Pembe gül idim, soldum
Ak güle ibret oldum
Karşı karşı dururken yüzüne hasret kaldım
Al beni, kıyamam seni
Karşı karşı dururken yüzüne hasret kaldım
Al beni, kıyamam seni
Karşı karşı dururken yüzüne hasret kaldım
Al beni, kıyamam seni
Karşı karşı dururken yüzüne hasret kaldım
Al beni, kıyamam seni