Son yıllarda dinci terör örgütlerinin neden olduğu terör olayları nedeniyle, hem Müslümanlığın hem de İslam dininin imajı, zedelenmekte… Küresel ölçekte olsun; yurdumuz düzleminde olsun bir başka tartışılan ve sürgit kamuoyu önünde tutulan husus ise “Laiklik” ve laiklik uygulamalarının yansımalarıdır.
Türkiye’de şahit olduğumuz ve zaman zaman hem laiklik lehine hem de laiklik aleyhine olabilecek uygulamalar ve deklarasyonlar, ülkemizin Batı ülkeleri nezdinde prestijini ve imajını olumsuz yönde etkilemekte. Sanırım, bunun nedenleri arasında, Türk Milletinin dünya görüşüyle, Batı toplumlarının dünya görüşleri arasındaki makasın giderek açılmasıdır.
Bu durumun kökenine baktığımızda, bizim ulus olarak İslam dinine ve kültürüne ait olmamız; onların ise Yahudi-Hristiyan dinine ve kültürüne ait olmaları gelmektedir. Yani görece olsa da yukarıdaki sav ileri sürülebilinir. Yine, Batılı ülkelere dini merkezli bakmak; yani ülkelere ait oldukları din menşeine göre sıfatlar yapıştırmak şuan nazariyle olanaklı gözükmemektedir. Bugün için birçok Avrupa ülkesi, Hristiyanlıkla değil, “Laik” olarak kamusal yaşantısına devam etmektedir.
***
21.yy. sosyo-politik ve sosyo-ekonomik gerçekliğinde Hristiyanlık ya da Budizm gibi din denen toplumsal müesseseler, halkın geleneksel hayatlarında varlıklarını sürdürürler. Bu bağlamda, “laik” olmanın gereği olarak siyasete ve ekonomiye dinin yön verdiği, söylenemez. İşte tam da bu doğrultudan bakıldığında “Laiklik İlkesi” budur; mensup olunan dinin siyasal ve iktisadî hayata karışmaması veya müdahale etmemesidir. Türkiye’nin son yıllarda özellikle laiklik üzerinden değer kaybına uğrayan imajı, ülkemizin sözde değil, “özde” laik olmasıyla düzeltilebilinir.
Adalet ve Kalkınma Partisi, 14 yıldır din merkezli uyguladığı politikalardan ötürü çokça eleştirilmiştir. Laiklik ilkesinin aleyhinde olacak açıklamalar ve icraatlar, AK Parti hükümetleri dönemlerinde sıkça rastladığımız hususlardır. Nitekim, Anayasa Mahkemesi, 2008 yılında 10 oya karşı 1 oyla bu durumu, yani laiklik karşıtı siyasi parti olma, tescil etmiştir.
Esasında, AK Parti, gücünü birazda buradan almaktadır. AK Parti; geniş kitleler üzerinde din soslu siyasal propaganda gücüyle ve dine dayanan sloganlarla iktidarını tahkim etmiş; ATATÜRK’ÜN büyük mücadeleler sonucunda ülkemize yerleştirdiği devrimleri,“Ilımlı İslam” ve “Siyasal İslam” gibi karşı devrim modellerle aşındırma azmi içindedir.