Batman’ın tarihi ilçesi Hasankeyf, 12 bin yıllık geçmişine rağmen, 50 yıllık bir ömrü olan Ilısu Barajı sularının altında kalacak. Geçen yaz temmuz ayında Ilısu Barajı’nın su tutmaya başlamasıyla birlikte, Mardin, Siirt, Şırnak ve Batman’a bağlı onlarca köy su altında kalmıştı. Hasankeyf’te ise bir taraftan tarihi eserlerin taşıma işlemleri sürerken, diğer taraftan da boşaltma işlemleri devam etti.
Hasankeyf Tarihi Çarşısı Yıkıldı
Geçen gün Hasankeyf’e giden eski yol kapatılarak, yeni yoldan geçişlere izin verildi. Yolun kapatıldığı gün Hasankeyf’in tarihi çarşısı da boşaltıldı. Çarşının yıkılmasının ardından Hasankeyfliler evlerini boşaltarak yeni Hasankeyf’e taşındı. Boşaltılan bazı evler de yıkıldı. Bazı vatandaşlara yeni Hasankeyf’te ev ve iş yeri verildi. Evli ve ikametgahı Hasankeyf’te olmayan ancak çarşıda dükkanı olan kişilere ev verilmedi. Çarşı esnafından da yeni Hasankeyf’te bu nedenlerle iş yeri alamayanlar büyük mağduriyet yaşadı ve çaresizce bekliyorlar.
Bu vatandaşlardan biri olan, babasından kalma dokuma tezgâhının olduğu dükkânda hediyelik dokuma ürünler satan Mehmet Ali Aslankılıç ise birkaç gün önce çarşının yıkımı sırasında kendinden geçip dükkânını içindeki mallarıyla yakarak tepki göstermişti. Bu yürek burkan olayın ardından Aslankılıç, “O manzarayı artık UNESCO ve dünya düşünsün, insanlık düşünsün. Çünkü burası dünya mirasıydı” dedi. Aslında Tarkan, Sezen Aksu, Zülfü Livaneli gibi pek çok sanatçı Hasankeyf’in kurtarılması ve barajın yapılmaması için çok çaba göstermiş ama devlet bu talepleri duymazdan gelmişti. Hala da sanatçılar sosyal medyada tepkilerini dile getiriyor ancak henüz feryatları duyan yok…
Hasankeyf antik kentindeki mağaraların birinde ailesiyle beraber 20 yıl yaşayan Çoban Ali ise üzüntüsünü şöyle aktarıyor: “Yıkılmayan köprüleriyle kurban olayım Hasankeyf’e. Çıktım baktım kalesine, beş bin mağara bir yana, saydığım vadileri bir yana, çocukluğumun hayalleri içinde gözlerim dolup gitti..” Tüm Hasankeyf halkı mutsuz, koca tarih yok olurken bunca tepkiye yetkili mercilerden cevap gelir mi bilinmez ancak hali hazırda birkaç tarihi eser sular altında kalacak bölgeden modern tekniklerle taşındı. Ancak onlar şanslı birkaç tarihi eser. Çünkü koskoca arazi tarihin “karanlık sularına” gömülecek.
Hasankeyf’i yazmam boynumun borcuydu. Kaç kişi okuyacaksa bu yazıyı o kadar kardı benim için. Ona yapılanı, vicdansızlığı ne kadar fazla insana anlatsam o kadar iyiydi. Belki Hasankeyf yok olduğunda okuyanlar çocuklarına anlatırdı bu kadim diyarı, ona yapılanları, kötülüğün ne demek olduğunu. Belki onun torunu kitaplarda görürdü bu toprakları da “Dedem, anneannem anlatmıştı Hasankeyf’le aynı dönemde yaşamışlar. Hasankeyf’i öldürdüklerinde bu kötülüğü engellemeye güçleri yetmemiş” der. Hasankeyf, kara topraktan daha fazlasıdır. Bir insandır, tarihi çarşıda esnafların sevdiği bir kedidir, Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı, Selçuklu, Bizans, Emevi, Artuklu ve daha pek çok devlettir. Hem Müslüman hem Hıristiyandır yani renklerin en eşsiz olanlarındandır. Mezopotamya’nın kadim ruhudur, Türkiye’nin ise 50 yıllık baraj uğruna “katli vaciptir” dediği, bir çırpıda gözden çıkardığı 12 bin yaşındaki çocuğudur. Şimdi Hasankeyf çarşısı boşaltıldı, insanlar zorla topraklarından koparıldı. 21’inci yüzyılda bir tür tehcirdir bu. Devlet, insanını ve tarihini korumak için yaşamalıdır, onu üzmek için değil.