Herkesin hemfikir olacağı bir önerme şudur ki: Türk yapımı korku filmleri henüz sinemada kendini kanıtlayamadı. Bu türde yapılan filmlerin teknik açıdan kusurları ve başarıları bir tarafa dursun, aslında temel sıkıntı olarak genel izleyici kanısın pek değişmemesi olarak ele alabiliriz.
Mesela, bir Türk yapımı korku filminde nelerle karşılaşabiliriz? Vampirler, zombilerle mi? Yoksa doğaüstü güçler, cinler ve perilerle mi? Bu soruya direkt verilecek cevap cinler olacaktır. Peki, biz neden diğer korku unsurlarını göremiyoruz da koskoca sektör bir cinin eline bakıyor? Sebebi aslında geleneğin otoritesinden geliyor, diyebiliriz. Din, kültürümüzde zaten başlı başına bir korku unsuru haline gelmiş. Bunu direkt olarak kullanmak her klişe hastası insanın işine gelmektedir.
Türk Yapımı Korku Filmleri: Korku Güdüsünün Gücü
Korku, duyguların en kudretli olanıdır. Korku güdüsü bir insana aklın sınırlarını zorlayacak her şeyi yaptırır. Peki, bu kudretli duygu nasıl böyle suistimal edilebilir bir hale geldi? Kültür dinler üzerinden bir korku imparatorluğu kurmuş ve yüzyıllar boyunca bunu sürdürüp durmuştur.
Yabancılar aslında korku filmi sektöründe birçok farklı korku unsuruyla çalışırken Türk korku sektöründe Cin Çarpması, insan bedenine giren cinler, dualar, büyüler, ayetler diye diye korkutulmaya çalışıyor. İslam dininde bulunan bu korku ögeleri aslında korkulacak bir şeyi olmamalarına rağmen kültür içinde korkutucu hale getirildi.
Temel Problem Yaratıcılık
Peki, asırlardır Türkleri korkutan İslam korku ögeleri dışında Türkleri sinemada korkudan ağlatacak şeyler bulunamazlar? Elbette bulunabilir! Fakat neden bunun için uğraşsınlar ki? Hazır ve nazır olarak toplumun korkularından yararlanmak varken.
Halbuki Türklerin de diğer ecnebi memleketler gibi farkı korku unsurları mevcuttur. İlla kültürel korku ögesi kullanacaksak bu neden Şamanizm olmasın? Fakat hayır, bunun için düşünülmesi ve yaratıcılığın konuşulması gerekecek. Evet, tek sıkıntımız bu. Biz yaratıcılığımızı kullanmayı beceremiyoruz.
Tabi ki burada başka ülkeleri yağlayıp bağlamayacağım. Fakat bazı gerçekleri dillendirmemiz de gerekmektedir. Bazı konularda gerçekten diğer ülkeler kadar ve belki daha fazla potansiyelle yüklü olmamıza rağmen hiçbir şey yapmıyoruz.
Hazıra o kadar alışmış bir millet olmuşuz ki yeni bir şeyler üretmeye günahtan kaçar gibi kaçıyoruz. Süt Kardeşler gibi Yeşilçam döneminden günümüze miras kalan filmde dahi gulyabani gibi kültürel bir ögemiz kullanılmasına rağmen, bugün hangi işimizde rast geldiniz? Eğer ‘’En İyi Türk Korku Filmleri Listesi’’ diye Google ile arama yaparsanız göreceğiniz bütün filmleri cin ve cinli şeyler olacaktır.
Farklılaşabilen Türk Korku Filmlerimiz
Tahminimce biraz olsun sizi rahatlatacak kısma gelmiş bulunuyoruz. Üzücü fakat gerçekleri konuşmak zorundayız da, kendimiz için. Size birazdan sayacağım yapımları bence kesinlikle biliyorsunuz.
Eğer olur da bilmiyor olursanız, onlara bir şans vermenizi sizden rica edeceğim. Hemen hemen hepsi çekildikleri dönemde oldukça farklı kabul edilmiş, farklı sayılmışlardır. Korku türünün diğer ürünlerinden daha farklı bir dala geçebilmiş isimler ise şöyle: Okul, Küçük Kıyamet ve Ada: Zombilerin Düğünü. Bu filmler hem komediyi hem korkuyu bir arada kullanarak kendi zamanlarından sağ gösterip sol vurmuş yapımlar olmuştur.
Peki, bu filmler ne kadar iyi ne kadar özgün yapımlar; bunların hepsi bambaşka bir tartışma konusu olacaktır. Fakat türün diğer ürünlerinden farklılar mı, bir adım daha öndeler mi? Evet öyleler.
Umuyorum Türk Yapımı Korku Filmleri ilerleyen yıllarda dini kullanmaktan vazgeçerek kendi özgün dilini yakalayabilir. Böylece biz de Türkiye olarak kendi korku sinemamızı inşa etmeye başlayabiliriz.