Türkler, dünya tarihine adım attıkları andan itibaren bugüne kadar pek çok değişimden geçtiler. Din değiştirme, göç gibi faktörlerle kültürde de birçok değişim gerçekleşmek durumda kaldı. Tabii ki kültürün bir parçası olan giyim kuşamda da değişimler gerçekleşti. Türk tarihinde kadın giyim kuşamı ise bu değişimlerde haliyle payını aldı.
Türk Tarihinde Kadın Giyim Kuşamı
Gelin, hep birlikte Türk tarihinde kadın giyim ve kuşamda nasıl değişimler yaşamış bakalım!
İslamiyet Öncesi
Mezarlardan çıkan kıyafetlerden, kaya resimlerinden ve heykellere anlaşılan odur ki; Türklerin elbiseleri bugünkü kıyafetlere çok yakındı. Kadınlar ve erkekler kıyafetlerde birbirlerinden pek ayrılmıyordu. Denebilir ki, Türk bir erkek ne giyiyorsa Türk bir kadın da aynı kıyafetleri giymekteydi. Yalnız tek fark kadınların etekleri, erkeklerin eteklerine göre daha uzundu.
Eski Türk toplumunda başlık takılmalıydı. Börk adı verilen başlıkların çeşitleri vardı. En çok tercih edilen börk, “sukarlaç börk”, “kuturma börk” ve “kadıglıg börk” idi. Eski Türkler üst kısımlarına bugünkü söylenişi ile gömlekler(gönglek) giyilmekteydi. Bunu genellikle deri ve kumaştan üretilmiş pantolonlar tamamlamaktaydı. Bir de kış zamanlarında soğuktan korunmak için çorap gibi bir “dizlik”(yişim) giyimi dizleri soğuktan korumak için kullanmaktaydılar.
Ayaklarına ise önce çorap (uçuk), sonra ise uzun ya da kısa çizmeler (etük, oyuk) giyilmekteydi. Bu çizmeler çoğunlukla keçeden yapılmaktaydı. Bir diğer ayakkabı tarzı ise, Türklerin hayvan derisinden yapıltıkları “başmak” (pabuç) ve “çaruk” (çarık) gibi ayakkabılardı. Bunlardan en çok çarık çok kullanılmaktaydı. Türklerin sadece kendilerine özel bir çarık tarzı vardı ki, buna “izlik” denmekteydi. Üzerlerine de etekleri dizlerine kadar uzanan kaftan (yalma) giyilmekteydi. Kaftanlarını çoğunlukla belde kemerler veya kuşaklarla sıkılmaktaydı.
Eski Türk kadınları küpe, gerdanlık, bilezik, boncuk, inci, tarak ve ayna gibi süs eşyaları kullanmaktaydılar. Bu süs eşyaları Türk kültürünün eserleri değil, komşu toplumlardan ganimet olarak alınmış eşyalardı. Eski Türk kadınları yanaklarına kırmızı boya sürerek makyaj yaparlardı.
İslamiyet Döneminin Başlamasıyla Türk Kadınının Giyim-Kuşamı
Bu dönemde ev kıyafeti ve sokak kıyafeti olarak ikiye ayrılmıştır. Sokak kıyafeti olarak ferace, yaşmak ve her dönemde olmamak koşuluyla peçe kullanılmıştır. Ferace de zaman içinde değişiklik göstermiştir: İlk dönemlerde önü açık, kolları bol, bedene oturan bir modele sahipken zamanla bollaşmıştır. Yaşmak ise zenginlerin ve saraylıların kullandığı feracenin üzerine çeneden başa doğru bağlanan beyaz örtüdür.
Osmanlı’nın altın çağlarında İstanbul’a gelen gezginler genellikle İstanbullu kadınların altın ve gümüş işlemeli satenler, brokardan ve çeşitli ipeklerden kıyafetler giydiklerini söylemişlerdir. İstanbul zenginlerinin giydiklerini gezdikleri hiçbir ülkede görmediklerini söyleyen gezginler yoksulların ve köylülerin giyimlerinin bir o kadar kötü olduğunu dile getirmişlerdir.
Özellikle İstanbullu Türk kadınları üst kısmı vücuda oturan, ön tarafı bele kadar ilikli, altı açık bırak ve bol kesimli, uzun veya kısa feraceler; başları ise, boynu örterek omuzlardan arkaya bırakılmış uçları püsküllü yaşmaklardır. Genellikle rengârenk feraceler tercih edilmiştir. Altın kemerler ve takılar çokça kullanılmaktadır. Osmanlı son dönem Türk kadınları genellikle saçlarını uzatarak, omuzlardan arkaya dökerler ve üzerine altın işlemeli tül örtmüşlerdir.
Cumhuriyet Dönemi Türk Kadınının Giyim-Kuşamı
Bilindiği üzere Cumhuriyet ile birlikte Türk kadınına giyim kuşam özgürlüğü getirildi. Kadınlar artık istedikleri kıyafetleri giyebilecek durumdalardı. Türk kadını, dünya modasına uygun bir giyim tarzı benimsemiştir.1924 yılında kısa japone kollar, boyunları saran rengarenk dizi inci boncuklar, bluzan korsajlar, kocaman kloş şapkalar moda olmuştur. Türk kadınının saçları kısalmıştır. İlk kez Jarse kumaş kullanılmıştır. Avrupa’dan ve Amerika’dan gelen dergilerdeki modeller gibi giyinen Türk kadınlarının modası ülkenin her yerine hızla yayılmıştır.