Salgından ötürü ekonomiler durma noktasına geldi.
Çarşı-pazarda durgunluk belirgin hâlde…
Esnafın işi gerçekten de zor…
İhracat yapan iş insanları da bu zor dönemden çıkmanın yollarını aramakta…
Velhasıl-ı kelam…
Ekonominin arz tarafında da talep tarafında da…
Varolma mücadelesi verilmekte.
Benim anlatmak istediğim husus bu değil. Zaten bunları herkes görüyor ve okuyor. Benim idrak etmekte zorlandığım mesele…
Bu ülkeye büyük hizmetler yapmış politikacıların, ölümünden sonra bile bihakkıyla doğru dürüst incelenmemeleri ve yâd edilmemeleri.
Konum, TURGUT ÖZAL…
Efendim, Turgut Özal, bugünlerde köşe yazarlarınca dillerine dolanmakta. Şimdi yekten soralım, rahmetli Turgut Özal ne yaptı da, kendilerini solcu veya ilerici zannedenlerin hışmına uğruyor!
Türkiye’yi dünyaya eklemlediği için mi suçlu? Memleketimize hizmet ettiği için mi suçlu? Ülkemizin dört bir yanına otoyol döşenmesinde başat aktör olduğu için mi suçlu?
Ne yapsaydı? İthal ikameci ekonomik politikalarda ısrar mı etseydi? Döviz taşımak suç mu olsaydı? İhracat yapmasa mıydık? Serbest piyasa ekonomisinin önünü açmasa mıydı?
Dövizin belirlenmesini piyasanın işleyişine bıraktı diye yerden yere vurmak bir politikacıyı; hem de bu ülkeye çağ atlatmış birini, böyle arkasından kötülemek, mertliğe sığar mı?
Aynı şeyler, diğer siyasetçiler için de yapıldı/yapılacak. Tabii ki eleştirelim ama ideolojik dogmaların etkisinde kalmadan.