Ömrüm boyunca pek çok tuhaf durumun odağında bulunduğum, kimisinde de doğrudan tuhaf karşılandığım olmuştur. Üniversitede okurken, bir arkadaşım diğer bir arkadaşıma:
“Tuhaf bir aile,” demiş bizden bahsederken, “evlerinde sadece dört tane çay kaşığı var.”
Haklıydı. Zira özgün fikirleriyle hayatımıza dokunmaktan asla çekinmeyen yardımcı kadınımız, aile fert sayısına denk ve yeter gördüğü sayıda mutfak malzemesi dışında kalan ne kadar tabak, çanak vs. varsa hepsini ortadan kaldırdığından, o sıralar çay kaşığı konusunda biraz sıkıntı çekiyorduk. Fakat bunu kime nasıl anlatacaksın değil mi?
Elbette ki her zaman yukarıda anlattığım gibi gülünç ya da hafif değildir yadırganmak. Ancak yaşaya deneye bir tür bağışıklık kazanıyor insan, hatta kimi zaman kendisini tuhaf bulanları, tuhaf bulduğu bile oluyor.
İşler karışmaya başladı değil mi? Nedir tuhaf ve nedir tuhaf olmayan? Bütünüyle muamma.
Meselâ tecrübeyle sabittir ki; herkesin ve her şeyin tuhaf olduğu bir ortamda, asıl tuhaf karşılanan, tuhaf olmayan oluyor çoğunlukla. Hadi bakalım, tuhaf kim, tuhaf ne şimdi?
Görünenler ya da arkalarındaki sırlı manalar anlaşılmadığında, ürküttüğünde ya da aykırı geldiğinde muhataplarına, taraflarca kolaylıkla tuhaf diye nitelendiriliyorsa eğer, tuhaf olmayan hiç kadar mevcut demektir yaşadığımız şu dünyada. Bu durumda nasıl farkına varılır tuhaf olanın ve nasıl ayırt edilir esas tuhaf olan, esas tuhaf olmayandan?
Gerçekten tuhaf.