Sizce toplumsal bir yargı oluşması için kaç sene geçmeli? Yoksa bir günde olacak bir şey mi? Toplumsal yargılarımız bizimle mi oluşuyor, yoksa bizler yargılarımızın esiri olmuş bireyler miyiz?
İkisi de değiliz bazen, bazen hepsiyiz. İnsan, anlaması çok zor bir varlıkken toplumu anlamamız mümkün mü? Toplum kim ki? Bugün eleştirdiğimiz tüm o toplumsal yargıların aslında içindeyiz. Biz o yargıları oluşturan biriyiz, bireyiz. Şikayet ederiz, söyleniriz. Ama aslında sebebi bizleriz. ”Elalem ne der” ile başlarız, ”cinsiyetçi söylemleri” kullanırız.
Hepimiz Önyargılı ve Duyarlıyız
Önyargılarımız kişiliklerimize göre farklılaşır ama muhakkak vardırlar. Herhangi birimiz aksini iddia edemeyiz. Önyargım yok diyenimiz, iç sesini inkar edenimiz, kabul edilemez. Ve biz var olan önyargılarımıza rağmen, insanların önyargılarından sakınırız. Duyarlıyızdır da üstelik. Birçok konuda bir şeyler için çaba gösteririz ama kendimizi değiştirmeyiz. Bilmeyiz ki değişim bireyle başlar, bizle başlar. Duyarlı olurken bile, nereden başlayacağımızı bilemeyiz. Söylediklerimizle, yaptıklarımızı eşitleyemeyiz. Oysa bu konuda ki eşitlik bizi toplumsal olarak geliştirecek tek şeydir.
Düşünüldüğünde hepimiz çok iyiyiz hatta mükemmeliz, ama öyle miyiz? Bu cevaplayamayacağım bir soru. Ve yine kavramsal bir muamma. Bu yüzden rahatlıkla söyleyebiliyorum ki, biz gerçekten kafası karışık bir toplumuz.
Peki, sizce bu toplumsal yargılarımız mı? Yoksa toplumla alakası olmayan insansal bir eleştiri mi? Bunu da bilmediğim gibi, tek bildiğim şey: Biz her şeyiz. Bazen hepsiyiz, bazen hiçbiriyiz. Biz ilk önce ve her şeyden önce insanız.. Anlamak zorundayız.
Önerilen İçerik: Bir Toplum, Kurallar Olmadan Var Olabilir mi?