Film Adı🎞Esaretin Bedeli
IMDB✅9.3
Yönetmen🎬Frank Darabont
Oyuncular🕺Tim Robbins 🕺Morgan Freeman
Ödülleri: 2 🏆Yabancı Dilde En İyi Film Dalında Japon Akademi Ödülü
🏆Amerikan Görüntü Yönetmenler Birliği Filmlerde En İyi Görüntü Yönetimi Ödülü
Evrenin en güçlü savaşçıları sabır ve zamandır…
Stephan King’in “Rita Hayworth ve Shawshank’ın Kefareti adlı Noverellasından uyarlanan film, masumiyetini iddia etmesine rağmen karısını ve sevgilisini öldürdüğü gerekçesiyle Shawshank Devlet Cezaevi’nde yaklaşık 20 yılını geçiren bankacı Andy Dufresne’in hikâyesini anlatır. Cezaevinde kaldığı süre boyunca diğer mahkûmlardan Ellis Boyd “Red” Redding ile arkadaşlık kuran Dufresne, cezaevi müdürünün para aklama faaliyetlerine yardım etmeye başladıktan sonra gardiyanlar tarafından korunmaya başlanır. Fakat Andy’nin uzun vadeli ve kimseye söylemediği planları vardır ve bu süreci soğukkanlı bir şekilde sürdürmüştür. Tabi bu süreç onun için çok kolay olmayacaktır. Kavgalar, Tecavüzler, Cezalar ve daha bir dizi olay geçer Andy’nin başından. Şimdi sıra 13 yıldır İMDB’ de 1.liği kimseye vermeyen filmin incelemesinde, hadi başlayalım.
Filmimiz bir evin bahçesinde başlıyor. Bir banka’da muhasebeci olarak çalışan Andy, uzun zamandır şüphelendiği karısını takip ediyor. Kendi evinde aldatıldığını gören andy, alkollü de olması yüzünden sinirleri geriliyor ve arabadan inip yanında bulundurduğu altı patlarlı silah ile eve doğru yöneliyor. Fakat onu aldatan karısını ve adamı öldürmekten vazgeçip oradan uzaklaşıyor ve silahı da bir dereye fıraltıyor. Fakat sabah eve gelen hizmetçi, kadını ve yanındaki adamı ölü halde buluyor ve polislere haber veriyor. Doğal olarak mahkeme andy’yi sanık taburesine oturtuyor. Devletin görevlendirdiği ve sizin de izlerken hem gıcık olabileceğiniz hem de gerçekten işini çok iyi yapan avukat, hakimi etkiliyor ve andy’yi 2 kişiyi öldürmekten suçlu bulup 2 kez müebbet hapis cezası veriyor.
Andy o zamanın en prestijli cezaevi olan shawshank ceza evine yerleştiriliyor. ilk 1 ayın’da hiç konuşmayan andy, bir ihtiyacı yüzünden filmin hem yardımcı oyuncusu olan hemde anlatıcısı olan “red”(Morgan Freeman) ile sohbet eder, arkadaşlık kurar ve ondan zaman içerisinde birkaç şey ister. Bu isteyeceği şeyler aslında onun kaçış planının bir parçasıdır fakat öyle enteresan şeyler ister ki müdür dahi ne gardiyanlar nede mahkumlar ondan şüphelenmez.
Belki de filmin dönüm noktası olayı ve mekanı denilebilecek bir yer varsa o da başta müdür olmak üzere birçok gardiyanın evrak işlerini gördükten sonra, 50 yıl boyunca kütüphanecilik yapan mahkum Brooks amcamızın yanına yardımcı olarak gönderilmesinden sonra başlar. Asıl amacı kendi kaçış planı olduğunu öne sürerek kütüphaneyi büyütmeyi amaçlayan andy, bunu en başta müdüre söylesede pek heveslenmemesi gerektiğini, devletin mahkumların kütüphanesi için para ayırmayacağını söyler. Fakat andy yılmayıp müdürün iznini de alarak devlet ceza evi müdürlüğüne her hafta 1 mektup yazar, 6 yıl boyunca hiçbir geri dönüş alamayan andy 6 yıl sonra birgün baş gardiyanın onu bir odaya çağırmasıyla şok olur. O oda’da 500 den fazla kitap ve 250 Dolarlık bir çek vardır, ve çekin içinde bu kitapları ve parayı kabul edin ve lütfen artık mektup yazmayın olmuştur.
Ve evet filmin tamamiyle seyrini değiştiren adam. Basit bir hırsızlık olayından içeri giren bu adam, önceki ceza evi tecrübelerinden ve duyumlarından elde ettiği bilgiyle filmin akışını tamamiyle değiştirecektir. Bu kısmı çok anlatmak istemiyorum çünkü filmin kırılma noktası ve andy’nin umut ışıklarının yanmasına sebep olacak kişi tam da bu sol tarafta gördüğünüz insan evladıdır.
Çok fazla spoiler vermek istemiyorum bu film için. Çünkü bu film benim gibi İMDB’de 2.5 milyon kişiye göre de 2007’den beri dünyanın en iyi filmi konumunda. Ve ayrıca filmi izledikten sonra biraz da eğlenmek istiyorsanız, youtube’dan Filmler ve filimler isimli kanaldan filmin parodisini izleyebilirsiniz. Emin olun filmi izledikten sonra parodisini izlemek size filmi bir kez daha izlettirebilecek güzellikte.
Bir film incelememizin daha sonuna geldik, Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ederim. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere hoşçakalın 🙂