The 100 dizisinin 7, sezonunun CW tarafından final sezonu olduğu onaylandı. 2014 yılından beri yayımlanan dizi 7. sezonu ile birlikte ekranlara veda edecek. Kass Morgan’ın aynı adlı eserinden ilham alınarak hazırlanan dizi nerede hata yaptı da böyle bir karar alındı?
İzleyiciye sırtını dönen yapım: The 100
Dizi ilk başladığında genç kesime hitap eden bir bilim kurgu dizisi olarak görülüyordu. Sezonlar geçtikçe bölümler ilerledikçe dizi oyuncuları izleyicilerle birlikte büyüdüler. Bir yere kadar bu kabul edilebilir olsa da yapımcılar istenileni veremedi ve özellikle 3. sezon sonrasında büyük bir çoğunluk diziyi izlemeyi bıraktı. İzleyicilere istediklerini vermeyen yapım izleyicilerin nefretini de kazanmaya başladı.
Roman uyarlama denemesi
Kitabı okuduktan sonra diziye başlayanların büyük bir bölümü daha baştan dizinin kitaptan çok farklı olduğunu anlamıştı bile. Kitaba paralel gitmemenin yanı sıra olur olmadık karakterleri öldüren yapımcılar yine birçok kişinin diziyi izlemeyi bırakmasına neden oldu.
Sık tekrarlanan flash forwardlar
Film olsun dizi olsun çoğu yapımda flash back veya flash forward sahneleri kullanılıyor. Bazen karakterlerin geçmiş yaşantılarına ışık tutarken bazen de senaryonun gidişatını değiştirebiliyor. Bu iki teknik yanlış yapımcıların eline geçtiğinde ise karşınıza The 100 gibi bir yapım çıkıyor. 4. sezon ile birlikte çok sık tekrarlanmaya başlayan ve dizideki kapsüller sayesinde yüz yılları bulan bu flash forward anları senaryoda kopukluğa ve izleyicinin diziden kopmasına neden oluyor.
Clarke Griffin paradoksu
Her ne kadar dizinin başrol oyuncusu olsa da artık izleyiciler Clarke’ın bir şekilde kendini kurtaracağını bildiğinden yapımcıların yaptığı her sürpriz sürpriz olmaktan çıkıyordu. Dolayısıyla bu durum sonraki sahneleri kolaylıkla tahmin edilebilir yapıyordu. Hal böyle olunca dizinin heyecanı da kaçıyordu.
Dizi bir yerden sonra Clarke’ın Çilesi moduna bürünüyor ki neredeyse herkes Clarke’a düşman, herkes onun eylemlerini sorguluyor ve Clarke kendini herkesten sorumlu hissediyor. Dizide onca karakter varken son zamanlarda Clarke’ın üzerine yoğunlaşılması da izleyicileri diziden soğutan başlıca sebeplerden biriydi.
Birbirinden ilginç kötü karakterler
Dizide her sezon Clarke ve halkının (nam-ı diğer The 100) karşısında mutlaka kötü bir karakter veya ilk başta kötü olduğunu düşündükleri bir karakter oluyor. Bu karakterlerle verilen savaşlar devasa boyutlara ulaşsa da bir sezonun bitmesiyle kesilip atılabiliyor. Sonraki sezonda bambaşka bir mekan bambaşka karakterler ortaya çıkıyor. Bu diziye her ne kadar çeşitlilik katsa da sezonlar arası kurulamayan bağlantı seyir zevkini baltalamaya yetiyor.
Bir DÜNYA’ya sığamayan hayatlar
Altıncı sezon ile birlikte yok artık dedirtecek cinsten bir olayla bambaşka diyarlara göçen karakterlerimiz bizim sesimizi duymuş olacaklar ki kendilerine bir öz eleştiri yapmayı ihmal etmiyorlar. Kopukluklardan bahsetmişken bu sefer bambaşka bir gezegene iniş yapıyoruz. Haliyle bambaşka hayatlar önümüze seriliyor. Yaklaşık 13 bölümden oluşan sezonlar daha bu karakterleri tanıyamadan bitebiliyor. Yapımcılar da haklı bir yerde. ‘Karakter mi tanıtalım senaryoyu mu devam ettirelim? Biz yine Clarke’ın etrafında bir şeyleri çorba edelim.’
Görünen o ki bütün bu saydığım nedenlerden dolayı yapımcılar Clarke’ın kötü ve daha kötü seçenekler arasında yaptığı seçimlerle ilerleyen diziye son noktayı koymaya karar vermişler.
The 100 yedinci sezonuyla 2020 yılında ekranlara veda ediyor.
“Yu Gonplei Ste Odon“