Tarih boyunca birçok kral, birçok imparator sayısızca diktatör gelip geçti bu diyarlardan konumuz siyaset değil mazur görule
Konumuz kin, kibir, nefret ve aç gözlülük üzerine çalışacağımız bir tablo. Hayallerimizin ötesinde bir tablo çizeceğiz ve o tablonun açgözlülükle nasıl yıkıldığını gözler önüne sereceğiz.
Bir şeyleri yönetmek! Bir şeylere sahip olmak, yönettiğin evirip çevirebildiğin bir sistem düşün; bütün insanların sana muhtaç olduğunu düşünüyorsun, bir diktatörsün ve kendi çapında kendini insanlardan üstün görüyorsun. Bir kralsın; vezirlerin, tahtın, altın işlemeli elbiselerin, başında bir taç, kaba yaşlı bunaksın, aslında asalaksın niçin diye soracaksan sorma! Diyebileceğim tek şey; bir asalaksın, kendini üstün bir varlık olarak görüyorsun. Dışarıda karınca gibi çalışan kölelerin var. İstediğin her şeye sahipsin sen bir diktatörsün, kimse senin eline su dökemez ama eminim bu tablonun sahibi sen değilsin; böyle bir tablonun tek sahibi var o da ayağının tozunda kaybolan halktır.
Evet, sen başka bir gezegenden gelmiş olamazsın yaptığın uyguladığın sistemin aslında özünden geldiğinin farkındayım çünkü böylesine kibir, hırs, nefret kusan bir tabloyu anca bir toplum yapar. Sen toplumdan ve asalak bir halktan ibaretsin, bir millet düşün açgözlü, kibirli her şeyin fazlasını isteyen bir millet düşün; bu milletten çıksa çıksa bir diktatör çıkar ve bu diktatör ne yaparsa yapsın o millet gibi olur halk nasılsa başındaki kişi de öyledir. İnanın bana şu üç özeliği taşıyan halktan böyle bir yönetici çıkar; kibir, hırs, açgözlülük bu üç özellik bir halkta varsa onurlu bir yöneticinin ortaya çıkması takdiri ilahidir.