İnancın yoksa yeterince anlayamamışsın demektir. Eğer anlayamamışsan yeterince inanmamışsındır. Fakat anlayış ve inanç, evrenin temel değişmezlerinden değildir. Çünkü her ikisi de geliştirilebilir. İnancın ve anlayışın sınırları da olmamalı. Yoksa bağlı anlayış ve bağlı inanç gelişir ki, bu da kısır döngü ve durağanlıktır.
Arı her çiçekten bal alır. O çiçek senin, bu çiçek benim demez. Özgürdür seçiminde. Tüm hayvanlar için geçerlidir bu öğreti. Doğa, bilgiyi her zerreden özümseyerek çeker alır. Bünyesine katar. Bir sonraki hamlesinde bunu akıllıca kullanır. Bunu yapamayan sadece insanoğlu. Henüz öğrenemedi çünkü. Manası olmayan her şeye anlam yüklemeye çalıştı.
Doğal olarak da maksadını aşan olaylarla karşılaştı. Amacından sapmış olaylar karşısında da çaresiz kaldı. Bağlı anlayış ve bağlı inançlarından dolayı, seçimlerinde kısıtlı bir görüş ile hareket etti. Buna kontrol etme arzusu da eklenince kaos kaçınılmaz oldu.
Şimdi toparlamaya çabalıyor. Dünyayı, sürüklediği bu karmaşadan temizlemek arzusunda. Başarıyor mu bilinmez. Bunu da yaşayarak göreceğiz elbette. Aslında bir çıkış noktası var. Kulak ardı edilen, gözden kaçan bir bilgi bu. Şöyle ki:
Bilincini imkânsıza açar, inancının sınırlarını genişletebilirse, gerçekler de peşi sıra önünde belirecektir.
Bu gerçekler birer ümit parçacıkları. Bu gerçekler, birer umut baloncukları. Bu gerçekler, birer çıkış noktası. Umarız ki geç kalmış olmayalım.