Yine o günlerden birindeyim. Garip garip, içi boş mutluluklardan sonra içindeki o boşluk hissi. İçindeki sıkıntı hali. Önceden bu sıkıntının başkasının sıkıntısını hissetmekten kaynaklandığını sanırdım. Bu seferki sıkıntımın nedenini de pek bilmiyorum açıkçası. Uyumalıyım. Saat 3:32. Uyuma isteğim yok. Uyumayıp ne yapmalıyım hiçbir fikrim yok. Oturdum blog yazıyorum ama mantıklı bir yazı fikri yok. Zaten burası hiç hayal ettiğim gibi bir blog değilmiş. Çok daha ciddi hikayeler anlatılıyor burada. Kendi derdini anlattığın. Dertleşecek yabancılar aradığında insanlar pek senin dertlerinle ilgilenmiyor.
Nasıl başladı?
Lisenin ilk yılıydı. Yeni ortama girmek. Geride bıraktığın şeylerin acısı. Beklentini karşılamayan bazı olaylar derken çok problem yaşadım. O zaman da çok hissederdim bu nedensiz iç sıkıntısını. O kadar çok ağladım ki okulda. 4 yılın toplamı düşünülünce bütün göz yaşımı lisede harcadım denebilir belki.
Tüm Suçlu Lise
Bütün gözyaşlarımı lisede harcadım
Lise çok değişik bir yer ya. İlk gerçek dostluklar, ilk yalan dostluklar, ilk aşklar, ilk acılar hep orada. Sanki hayata dair her iyi ya da kötü tecrübeyi yaşatıyor sana lise. Aşı gibi. Sana önceden sıkıntıyı veriyor ki gerçek problemle karşılaştığında hazırlıklı ol. Nasıl çözeceğini bil.
Neyse ne diyordum. İşte ben lisenin ilk yılı çok bocaladım. Çok ağladım. Tabi gururuna yediremiyorsun öyle ulu orta ağlamayı. Okulda ağlayacak kadar rahat ama herkesin gözü önünde ağlayamayacak kadar gururlu. Gurur ya da çekince. Herkesin ilgisine de ihtiyacımız yok sonuçta.
Eminim insanların hakkında benimle ilgili absürt anılar kalmıştır o zamanlardan, lisedeki absürt kızdım ben
İşte o zamanlar ben okulun arka bahçesinde kendi kendime takılıyordum ( takılmaktan kastım da gidip bir köşede ağlamak bu kadar büyük problem neydi inan artık hatırlamıyorum)Ve neredeyse her defasında tanımadığım biri gelip teselli ediyordu.
Bir kez de konudan bağımsız bir tanıdığıma konuyu anlatmadan üstü kapalı sıkıntımı anlatmıştım. Hala o konuşmanın etkisini unutamıyorum. Sırf o konuşma uğruna o kişiye aşırı bağlandım. Daha yakın olalım hayatımdan hiç çıkmasın istedim. Ama o kadar garip ve çapraz bir ilişkiydi ki bizimki. O bi anlık dertleşme dışı aslında hiçbir şey paylaşmadık.
Hikayeyi bilip bir tarafa göre yorum yapandansa, böylesi, olaylara göre değil sadece duygulara göre yorum yapanlar her zaman en iyisidir. Çünkü bilmeyen senin sıkıntını paylaşmak ve o derdi paylaşarak azaltmak için oradadır. Diğer türlüsü ya seni vezir eder, ya da rezil.