Tecritin 2023 versiyonunu yaşıyorum. Başka ülkelerde çıkan savaş, o ülkelerin zengin insanlarını yaşadığım yere çekti. Dolayısıyla ülkeye yeşil dövizler girdi. Ortadoğu’da çıkan savaştan etkilenen ve ülkemize gelen insanlara mülteci denilirken, hesabı döviz ile dolu başka milletlerden savaş mağdurlarına turist denildi.
Yaşadığım bölgede bir bayram havası hakim. Daireler 1000 dolardan kiralanmaya başlarken otel ve villa sahipleri günlük kiralamanın yüksek getirisinin heyecanı içindeler. Dolayısıyla turizm ilçesinde çalışan sınıfın barınacağı herhangi bir konut kalmadı. İlçenin ücra köşelerinde bile fahiş fiyatla kiralık daire ilanları var. Vergiden tamamen muaf mülk sahipleri, istedikleri fiyata artık kiralama yapıp devleti safdışı bırakarak vergisiz yüksek kazancı cebe indirmek ile meşguller.
Biz çalışan sınıf ise evi kiralarken bize imzalatılan tahliye taahhütnamesinin endişesi içinde devletin zoruyla evlerimizden çıkarılma korkusu içinde barınmaktayız. Tahliye taahhütname adeta bir zorunluluk haline gelmiş. İmzalamazsanız kiralayamıyorsunuz. Ben 2 aydır alamadığım maaşım ile maaşımdan daha yüksek artışa maruz kalmış ev kirasını ödeyemezken Ukrayna ve Rus vatandaşlarının emlak dükkanı açmasına şahit olmuş bir asgari ücretli çalışanım. Kendi emlak dükkanlarını açıp kendi kiralama ve mülk satışlarını yapmaya başladılar. Siyasi olarak milliyetçi akım tarafında olan abilerimiz ülkedeki Suriyeli mültecileri iç güvenlik meselesi tehditi olarak görürken hesabında döviz olan insanları ülkenin refahı için bir ihtiyaç olarak benimsemiş durumdalar sanırım.
Yazılacak ve anlatılacak çok şey var fakat burada bitirmek zorundayım. Vicdanın ve insani değerlerin tamamen kaybolduğu bir dönemde yaşıyoruz. Zor şartlar geleceğin acımasız ekonomik aktörlerini yaratıyor. Şehir değiştiriyorum mecburen. Yeni bir başlangıç. Maddi olarak zorlu bir süreç. Alaska’da balık ölse Türkiye’deki alt sınıfı etkiliyor. Hoşçakal Fethiye. Kapitalizmin kalesi.