Bugün Musevilik ve Hristiyanlık inançlarında yer alan ilk kadın “Lilith” den bahsedeceğiz.
Efsaneye göre kendisi Hz. Adem’in ilk eşi, yaratılan ilk kadındı.
Yine rivayete göre Lilith,uzun dalgalı güneş kızılı saçları, kehribar rengi gözleri ve bembeyaz teni ile cennette Adem ile yaşamaktaydı.
Adem Lilith ile olan cinsel ilişkilerinde kendini üstte görüyordu. Lilith’de bunun yanlış olduğunu, ikisininde aynı şartlar altında yaratıldığını ve eşit olduklarını savunuyordu. (Burada da Feminizm kavramını görmekteyiz.)
Fakat Lilith, Adem’den istediği desteği ve Tanrı’dan da istediği eşitliği alamadı. Hal böyle olunca Lilith Tanrı’ nın yasak ismini söyleyip cennetten kaçtı.
Efsaneye göre cennetten kaçan Lilith “Kızıl Deniz” yakınlarında bir mağaraya sığınmıştır. Kızıl Deniz’de Lilith, iblisler ve iblisler kralı ile birlikte olmuş bu birliktelikten 100 çocuk doğurmuştur. Bu 100 çocuğun cin, şeytan ve vampir olduğu söylenmekte.
Adem ise Tanrı’ya Lilith’ in geri dönmesi için yalvarmıştır. Adem’in bu üzüntüsüne dayanamayan Tanrı “Senoy, Sansenoy ve Samenglof” isimli üç meleğini Lilith’e evine dön çağrısı yapmak için göndermiştir. Lilith ise bu çağrıyı reddetmiştir. Bunun üzerine Lilith’in her gün yüzlerce çocuğu öldürülür.
Tanrı’da, Adem’ in kaburgasından Havva’yı yaratır. (Kaburgasından yaratmasının sebebi büyük ihtimal Adem’e karşı çıkmasın diye)
Lilith ise çok acı çekmekte ve Adem’in soyundan gelen her çocuğu öldüreceğine yemin eder.
Okuduğunuz gibi kadın-erkek eşitsizliği ta yaratılışın en başına dayanmaktadır.
Efsane doğru ise ki bence büyük bir çoğunluğu doğru, Tanrı her iki insanıda eşit kılmalıydı.Sonuçta eşitlik istemek, hak istemek yanlış birşey değil.
Anadolu’da ise bu efsane “Alkarısı” olarak bilinmekte. Bu yüzden yeni doğum yapmış kadınlar lohusa döneminde yalnız bırakılmaz, gece ışıklar söndürülmez, odada makas veya bıçak bulundurulur ve anneye kırmızı kurdele bağlanır.