Bir şeyleri bilme arzusu insanlığın sahip olduğu en güçlü silah. Tanklar, bombalar, tüfekler… Her şey bu merakla ortaya çıkmadı mı zaten? Bu istekler bazen insanları güçlendirdi ve yaşam şartlarını iyileştirdi. Bazen de bu arzu yüzünden birçok kişi acımasız katillere dönüştü.
Ölen denekler, Nazilerin yaptığı deneyler ve daha birçok örnek var. Ben de bu deneyleri araştırıp daha düzenli bir hale getirdim. İyi okumalar.
1. Zehir Deneyleri
Sovyetler’in Gulag’daki mahkumlar üzerinde çeşitli zehirler denemesi üzerine Zehir Deneyleri olarak isimlendirilmiştir. Siyanür, hardal gazı (savaşlarda kullanılan yakıcı bir gaz), risin (hint yağı bitkisinin tohumundan elde edilen zehirli bir madde.) gibi zehirli ve öldürücü şeyler insanlara enjekte edildi.
Zehirler; buradaki insanlara yemeklerinin yanında bir ilaç olarak servis edildi. Amaç ise ölüm sonrasında tespit edilemeyen, kokusuz, tatsız bir kimyasal bulmaktı. Bu deneylerden sonra C-2 adında, istenilen özelliklere sahip bir madde geliştirildi. Bu maddenin enjekte edildiği kurbanlarda fiziksel değişimler meydana geliyordu. Boyları kısalıyor, güçsüzleşiyor ve maksimum 15 dakika içinde ölüyorlardı.
2. 731. Birim
Japonya 1931 yılında Mançurya’yı işgal etti ve bölgedeki su temininin sağlanması için hem de hastalıkların araştırılması için bir tesis kuruldu. Bu tesise 731. birim denildi ve tesise dışarıdan birinin girmesi yasaktı.
Denekler tesisin içindeki basınç odalarına alınıp basınç derecelerini sürekli arttırdılar. İnsanları dondurma odalarına alıp donan insan bedenlerinin nasıl çözüneceğini incelediler. Uzuvları kesilip başka bölgelerine diktiler. Açlık ve susuzluğa dayanma sürelerini görebilmek için denekleri aç ve susuz bıraktılar.
Japon hükümeti tarafından desteklenen 731. Birim’in faaliyetleri, 2. Dünya Savaşı’nın ardından Kızıl Ordu’nun müdahalesiyle durduruldu. Birim çalışanları, müdahalenin ardından Japonya’ya kaçtı.
3. Henrietta
Henrietta adındaki kadına 1951’de rahim ağzı kanseri teşhisi konuldu. Kanserli doku ameliyatla çıkartıldı ve çıkartılan bölgeye radyüm tüpü yerleştirildi. Bu yıllardaki kanser tedavisi bu şekilde yapılıyordu. Birkaç gün sonra radyum tüpü çıkartıldı fakat tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Bunun üstüne X-ışını tedavisi sırasında ciddi yanıklara maruz kaldı.
Kendisinden alınan kanserli doku araştırma amacıyla kullanıldı. Bilim adamları ilk kez o zaman kanser hücrelerinin normal hücreler gibi ölmediğini ve besin buldukları sürece çoğaldıklarını keşfetti. hücrelerin yerçekimsiz ortamdaki davranışları incelenmek üzere, ilk uzay araştırmaları sırasında uzaya bile gönderildi. Bu hücre hattına Henrietta Lacks’ın anısına HeLa ismi verildi.